138Geçmişe ait olan bu bilgi, yalanlayıcı insanlar için bir açıklama, takvâ sahipleri için bir hidayet rehberi ve öğüttür. Yani, yalanlayıcı insanların, içinde bulundukları kötü akıbeti açıklamadır. Beyan: Şüpheleri gidererek hakkı göstermektir. ”Hiida" (hidayet rehberi), kuvvetli bir basiret anlamındadır. O da, dosdoğru olan din yolunu bildirip ona doğru yöneltmeyi ifade eder. ”Mev'iza" (öğüt) ise, dinde olmaması gereken bir şeyi engellemeyi ifade eden sözlerdir. ”Takvâ sahipleri için..." ifadesi hükmün sebebini bildirmek içindir. Hidayet rehberi ve öğüt olmasının ana sebebi, onların takva ehli, yani, Allah'tan korkan kişiler olmalarıdır. Biliniz ki geçmiş milletler, dünyayı isteyip, onun lezzetlerinden istifade etmek hırsıyla, peygamberlere karşı çıktılar. Sonra da, yıkılıp gittiler ve dünyalarından hiçbir eser kalmadı. Dünyada kendilerine kalan şey lânet; ahirette ise, cezadır. Burada Allahü teâlâ, Hazret-i Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetini, geçmiş milletlerin durumu hakkında düşünmeye teşvik etmiştir. Bu teşvik onları, Allah'a tevbe etmeye, geçici ve alçak zevklere aldanmaktan yüz çevirmeye çağırmıştır. Bu dünya, ne mü'mine, ne de kâfire kalır. Ölen mü'min için, dünyada, hoş bir sada, ahirette de bol sevap kalır. Kâfire de, bunun zıddı vardır. Hayırlı ve en kalıcı olanı yapmak gerekir. Dünyanın süslerine bakılmaz. Burada, Uhud'da savaşan mü'minlerin uğradığı netice için, bir teselli vardır. Kâfirler, Allah'ın hikmetinin gereği olarak, müminlerden bazı şeyler elde ettiyseler bile, netice yine de müminlerin olacaktır. Çünkü âyet-i kerimelerde: ”Gönderilen peygamber kullarımıza şu sözümüz geçmişti: ”Mutlaka kendilerine yardım edilecektir. Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur." (Saffat: 171-173). ”...Arza mutlaka, iyiler sahip olacak..." (Enbiya: 105) buyurulmuştur. Eğer müminler, her zaman gâlip gelselerdi, o zaman, iman etmek zorunlu olacaktı. Bu durum ise ilâhî hikmete uygun değildir. Akıllı kişi, işleri Allah'a havale edip, açık ve gizli bütün olaylara ibret gözüyle bakmalıdır. Kur'ân-ı Kerîm'de: ”Ey akıl sahipleri! İbret alın." (Haşr: 2) buyurulur. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ” Ey kalpleri çevirip alt üst eden Allah'ım! Kalbimi dininde sabit kü"m duasını çok tekrar ederdi. |
﴾ 138 ﴿