158

Yemin olsun ki, her ne şekilde olursa olsun, ilâhî irade gereği,

ölür veya öldürülürseniz, gerçek ma'bud, şanı yüce, rahmeti ve ihsanı çok bol olan

Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız. Sizi, başkaları değil, sadece O hesaba çekip, amellerinizin karşılığını verecektir. Size bol miktarda ihsanda bulunacaktır.

Bu âyette nefis bir sıra gözetilmiştir. Önce ”Allah'ın bağışlaması" zikredilmiştir. Bu, günahların affedilmesidir. Bununla Allah'ın ikabından korkarak O'na ibadet eden kimseye işaret edilmiştir, Sonra ”rahmeti" zikredilmiştir. Bu da Allah'ın sevap lutfetmesidir. Bununla da sevap umarak kendisine ibadet eden kimseye işaret edilmiştir. Daha sonra da ”Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız" buyurulmuş olup bununla sırf rubûbiyyet ve ubudiyyet için Allah'a ibadet edene işaret edilmiştir. Bu makamların en yücesidir. Allah'ın huzuruna çıkarılmakla, Allah'ın mağfiretine çıkarılmak arasında büyük fark vardır. Bu konuda şöyle bir olay anlatılır:

İsa (aleyhisselâm) bir gün, bedenleri cılızlaşmış, benizleri sararmış ve üzerlerinde ibadet izleri olan bir topluluğa uğrayıp, kendilerine: ”Ne istersiniz?" diye sorar. Onlar da: ”Allah'ın azabından korkuyoruz" derler. İsa da: ” Allah, size azap etmemede çok cömerttir, elbette size lütfü ile muamele edecektir" der. Sonra bir topluluğa daha uğrayıp, onlarda da aynı özellikleri görüp, ne istediklerini sorar. O topluluk da: ” Cennet ve rahmeti isteriz" derler. İsa (aleyhisselâm) onlara: ”O sizi, rahmet ve cennetten engellememe konusunda çok cömerttir, elbette size lütfü ile muamele edecektir" der. Sonra da üçüncü bir topluluğa uğrayıp, onlar üzerinde de daha çok ibadet izleri görür. Onlara aynı soruyu sorar. Aldığı cevap şu olur: ”O'na ibadet ediyoruz. Çünkü, O bizim Rabb'imiz, biz ise O'nun kullarıyız." İsa peygamber de: ”Siz ihlâslı kullar ve gerçek ibadet edenlersiniz" buyurur.

Başka bir hikâyede de şöyle anlatılır:

Kadının biri, yanındakilere şöyle sorar: ”Size göre, cömertlik nedir?" Onlar da: ”Mal vermektir" derler. Kadın: ”Sizin dediğiniz, dünya ehlinin ve sıradan insanların cömertliğidir. Havassın(Allah'ın seçkin kullarının) cömertliği nedir?" diye sorar. Onlar: ”Allah'a itaat etmek konusunda elden gelen çabayı sarfetmektir" derler. Kadın da: ”Sevap umuyor musunuz?" diye sorar. Onlar ”evet" derler. Kadın da: ”Allah'ın: 'Kim bir iyilik getirirse ona on katı vardır'(Enam: 160) sözüne göre, bire on alacaksınız ” der ve ilâve eder: ”Bunda cömertlik nerede bire on alıyorsunuz?" Adamlar derler ki: ” Söyle bakalım nedir o?" Kadın şöyle der: ”Cömertlik, amelin Allah için yapılması, cennet sevgisi, ya da cehennem korkusuyla; sevap için veya cezadan korkulduğu için yapılmamasıdır. Bu da ancak, tek başına kalıp, mâsivâ'dan soyutlanıp ve varlığın gerçeğine ulaşmakla mümkündür. Mü'minin görevi, dünyadan yüz çevirip, Allah'a doğru yol almaktır. Böylece gözlerinden perde kalkar ve- Rabb'ine ulaşır."

İmam Fahreddin er-Râzî tefsirinde şöyle der: ” İnsan cihada yönelince, dünyadan yüz çevirir ve ahirete önem verir. Ölünce de, sanki düşmandan kurtulur ve sevgiliye ulaşır. Ölümden korkarak evde oturan ve dünyaya tutkun olan kimse ölünce de, sanki sevgilisinden ayrılır ve gurbete gönderilir. Bunlardan birincisi, mutluluğun zirvesi, ikincisi ise, mutsuzluğun zirvesidir."

158 ﴿