4Kadınların mehırlerini Allah tarafından emredilmiş bir hak olarak gönül hoşluğu ile verin. Çünkü nıehir, Allah tarafından eşlere farz kılınmıştır. Farz kılman, bu rnehir, gönül rızasıyla, isteyerek verilmelidir. Sanki deniliyor ki: Allah'ın emretmiş olduğu mehri, gönül rızasıyla ve severek, hanımlara veriniz. Buradaki hitap, kocalaradır. Bu hitabın, velilere olduğunu söyleyenler de vardır. Çünkü veliler, kızlarının mehillerini alıyor ve kız çocuğu dünyaya gelen kimseye: ”Henien leke en-nâfice" diyorlar, bununla: ”Onun mehrini alıp malım çoğaltırsın" ifadesini kasdediyorlardı. Eğer kendi istekleriyle, o mehirlerin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle veyin. Ayetteki zamir, mehire gider ve âyet, mehirden az bir kısmının bağışlanabileceğini ifade eder. Kadının, zorlanmak suretiyle değil, kendi rıza ve isteğiyle verdiği kısmın helâl olduğunu belirtir. Zorla, kötü yollarla elinden alınan nıehir ise helâl değildir. ”Afiyetle yiyin" ifadesinden, hanım tarafından, gönül rızasıyla verilen mehrin, caiz olduğu ve yenebileceği anlaşılır. Hatta burada, mübalâğa bile vardır. Öyleyse, hanımların kendi isteğiyle size hibe etmiş oldukları mehri, istediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Rivayet edildiğine göre bu âyet, hanımlarına verdikleri mehri geri almayı günah sayan kimseler hakkında inmiştir. Âyette, ihtiyatlı davranmanın gerekli olduğuna işaret vardır. Çünkü bu hibe, gönül rızasına bağlı kılınmıştır. Bu, sebeple kadınlar, kocaları tarafından aidatılniarsa yaptıkları hibeden geri dönmeleri caizdir, denilmiştir. Aynı zamanda âyette kadınlara iyi davranmaya, aradaki sevgi ve iyiliğin pekiştirilmesine, teşvik vardır. İnsanların en hayırlısı, ailesine en hayırlı olan ve çoluk çocuğuna en çok faydası dokunandır. Rivayet edildiğine göre kadının cihadı, kocasına itaat edip, iyi bir eş olmasıdır. Selef-i sâlihin dönemi kadınları, kocaları eve geldiklerinde karşılarlar ve şöyle derlerdi: ” Merhaba ey benim ve evimdekilerin efendisi." Kocasının elbisesini sırtından alır ve ayakkabılarını çıkarırlardı. Kocasını üzgün gördüğü zaman, neden üzüldüğünü sorardı. Bu üzüntünün sebebi, ahiretle ilgili olursa: ”Allah iyiliğini artırsın", diinya ile ilgili olduğunda da: ” Allah ihtiyacını karşılama hususunda sana yeter" derlerdi. Hakikat ehli kişilere göre, sâlih kadının özellikleri şunlardır: Güzelliği, Allah'tan korkmak; zenginliği kanaat: süsü iffet, yani kötü ve bozucu şeylerden sakınmak; farzlardan sonra yapacağı ibadet, kocasına hizmet ve himmeti de, ölüme hazırlanmaktır. |
﴾ 4 ﴿