95

Mü'minlerden özürsüz olarak, Allah yolunda cihad etmeyip

yerlerinde oturanlarla, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. ayette geçen ”özürsüz" kelimesindeki özür, körlük, topallık, felç gibi müzmin ve onulmaz birtakım hastalıklar anlamına gelir.

Zeyd b. Sabit anlatıyor: ”Hazret-i Peygamber'in yanında bulunuyordum. Kendisini sekînet hali kapladı. Dizini dizimin üzerine koydu, öyle ki dizimin kırılmasından korktum. Sonra, vahyin şiddetinden dolayı kendisinde bulunan bu hal ondan gidip açılınca bana: 'Yaz' dedi. Ben de, 'Oturan müminlerle savaşanlar bir olmaz ' âyetini yazdım. Bunun üzerine, yanımızda bulunan ve a'ma (kör) olan Ümmii Mektûm: ”Ey Allah'ın Rasûlü! Cihada gücü olmayan müminlerin durumu nasıl olacak?" diye sordu. Bunun üzerine, Hazret-i Peygamber'i tekrar sekînet kaplayıp, tekrar açılınca, şöyle yaz, buyurdu: ”Mü'minlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlarla..." Ben de yazıp âyete ilâve ettim.

Âyette geçen ”oturanlar"dan kasıt, sağlam olup da Bedir savaşına katılmayanlardır. ”Savaşanlar" da, ”oturanlar"a atıftır. Âyette anlatılmak istenen şey, hiçbir öziirü olmayıp, Allah yolunda savaşmay ani arla, Allah yolunda savaşanların sevab bakımından derecelerinin eşit olamayacağıdır.

Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından, özürleri olmadığı halde,

oturanlardan üstün kılmıştır. Yani oturanlarla cihad edenler, ecir ve sevap açısından eşit değildirler. ”Mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri üstün kılmıştır" ifadesi, niçin eşit olmadıklarını açıklamaktadır. Sanki savaşa çıkanlarla çıkmayanlar niçin eşit değildir, denilmiştir. Buna cevap olarak: Derece bakımından, oturanlardan üstün kılmıştır cümlesi geliyor.

Gerçi Allah, hepsine de, hem savaşanlara lıem de savaşmayıp oturanlara

güzellik vadetmiştir. Bu güzellik, cennettir. Çünkü, bu her iki gurubun da inançları doğru, niyetleri samimidir. Farklılık ise, sevabı artıracak olan ameldedir.

Fakihler şöyle diyorlar: Bu ifadeye göre cihad, herkesin yapması gerekli olan bir farz-ı ayın değil, farz-ı kifayedir. Çünkü Allahü teâlâ, hem savaşanlara, hem de savaşmayanlara güzellik vaadinde bulunmuştur. Eğer cihad, herkese farz-ı ayın olmuş olsaydı, savaşa katılmayan insanlar, iyiliğe hak kazanmayacaklardı.

Ama mücahitleri, mükâfat bakımından, oturanlardan üstün kılmıştır. Cihad edenlere, çok büyük bir mükâfat vermiştir.

95 ﴿