96Kendi katından yüksek dereceler, bağış ve rahmet vermiştir. Allah yolunda cihad edenlere, Allahü teâlâ kendi fazlı olarak, yetmiş kat derece vermiştir. Hadis-i şerifte: ” Cennette yüz derece vardır. Allahü teâlâ bu dereceleri, kendi yolunda cihad edenler için hazırlamıştır. Bu derecelerin herbirinin arası, yerle gök arası kadardır" buyurulmuştur. Kendilerinden sâdır olan günahlar için bir bağış ve kendileri için de ayrıca, rahmet vardır. Allah, kendi yolunda savaşanların günahlarını bağışlayandır ve esirgeyendir. Onları esirgeyip, rahmetiyle cennetine koyandır. Kuşeyrî şöyle der: ” Allahü teâlâ, bütün velilerini, keramet bakımından aynı seviyede toplamış fakat, onların derecelerini ayrı ayrı yapmıştır. Bazılarının derecesi yüksek, diğerlerinin ise daha yüksektir. Bazılarının derecesi büyük, bazılarınınki ise daha büyüktür. Görünen şu yıldızlar ışık saçarlar. Fakat ay, onların da üstündedir. Güneş doğunca da, ışığıyla bütün bunları egemenliği altına alır." Ayetin ifade ettiğine göre, özürlü olarak savaşa katılamayanlarla, savaşa katılanlar, sevap ve mükâfat bakımından aynı dereceyi alacaklardır. Rivayet edildiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Tebük gazvesinden dönüp, Medine'ye yaklaşırken şöyle buyurmuştur: ” Medine'de topluluklar var. Şu kadar yürüdünüz ve şu kadar da vadiler aştınız, işte o topluluklar sizinle beraberdi." Bunun iizeı ine, yanında bulunanlar: ” Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar Medine'de olanlar mı?" diye sormuşlar. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber: ”Evet Onlar Medine'de olanlardır. Özürleri onları sizinle olmaktan alıkoydu" buyurmuştur. Bunların niyetleri samimidir ve kalbleri de cihada takılıp kalmıştır. Kendilerini cihaddan alıkoyan şey ise, birtakım özürlerdir. Onun için: ” Kişinin niyeti, amelinden daha hayırlıdır" denmiştir. Biliniz ki cihad, kazançların en faziletlisi ve sanatların da en idealidir. Akıllı insan, cihadı veya onu içinden geçirmeyi terketmez. Bir hadis-i şerifte: ” Her kim, savaşmadan veya savaşmayı arzulamadan ölürse, cahiliye üzere ölmüştür" |
﴾ 96 ﴿