113

Allah'ın sana, lütuf ve esirgemesi olmasaydı, Tu'me'nin tarafını tutan

onlardan, Zufer oğullarından

bir grup, seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar, suçu işleyen kişinin kendi arkadaşları olduğunu bildikleri halde, seni aldatmaya çalışmışlar ve gerçeği uygulamana engel olmak istemişlerdi.

Onlar, sadece kendilerini saptırırlar. Çünkü, yaptıklarının vebali kendilerinedir.

Sana hiçbir zarar veremezler. Çünkü Allahü teâlâ seni korumasına almıştır.

Allah sana Kıtab'ı yani Kur'ân'ı

ve içinde bulunan hükümlere ait

hikmeti ındırmıştır. Helâl ve haramı tanıtmıştır.

Ve sana vahyetmek suretiyle.

bilmediğini. yani senin için gizli olan şeyleri

öğretmiştir. Bunları, daha önceden bilmiyordun.

Gerçekten de Allah'ın sana, büyük lütfü olmuştur. Çünkü, genel bir peygamberlikten ve tam bir başkanlıktan daha büyük bir lütuf olamaz. Hazret-i Peygamberin korunmuş olması ve ona bilmediği şeylerin öğretilmiş olması, bu lütfün eseridir.

Bu âyet-i kerimeler, bir kimsenin işin gerçeğini bilmeden başkasının haklılığını veya haksızlığını savunmasının caiz olmadığını göstermektedir. Aynı şekilde hakimin taraflardan birine -biri müslüman, diğeri kâfir olsa bile meyletmesi caiz değildir. Elinde çalıntı mal bulunan kimsenin aleyhine hükmetmek de gerekmez.

Bil ki, bu âyetler, birçok fazileti bir arada toplamıştır. Kötülük yapanın, kendisinin zarar göreceği, iyilik yapanın da kendisinin faydalanacağı bunlardandır.

Rivayet edildiğine göre bir kadın, dilenciye bir lokma ekmek vermiş, daha sonra da tarlaya gidip, orada doğum yapmış. Kurt da gelip bu çocuğu alıvermiş. Bunun üzerine kadın: ” Ey Allah'ım! Çocuğum!" diye feryat ederken, bir adam çıkagelip, kurdun boynunu sıkarak kolaylıkla çocuğu çıkarmış. Sonra da: ” Bu lokma, senin dilenciye verdiğin lokmanın karşılığıdır." demiş. İşte böyle. Dünyada herkes, yaptığının karşılığını bulur.

Ayetlerde; faziletin, en büyük ilim ve hikmet olduğu da anlatılmaktadır. Buradaki ilimden kasıt, kuşkusuz faydalı olan, Allah'a yaklaştıran ilimdir. Peygamber Efendimiz: ”Ey Allah'ım! Faydasız ilimden sana sığınırım." buyurmuştur. Faydalı ilimin insana verdiği destek, ahirette bile kesilmez. Ebû Hurevre'den (radıyallahü anh) rivayet edilen bir hadiste, Hazret-i Peygamber şöyle buyurur: ”insan öldüğü zaman, üç şey hariç, bütün ameli kesilir. Bu üç şey; sadaka-i cariye, faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı çocuktur. ”(75)

Âyette anlatılan faziletlerden bir diğeri de; kulun, hayır ve faziletleri kendi nefsinden görmemesi, bunları Allah'ın lütuf ve ihsanı olarak bihnesidir. Kul, nefsini temize çıkaramaz. Çünkü nefisler, temize çıkarılamazlar. Her kim, nefsinin bir şeyini iyi görürse, iç dünyasından, yakîn nurlarından birini düşürür.

Kâmil insan, nefsinde bir değer göremiyeceğine göre, amelinde ne değer görebilir? Kulun, doğduğu günden öldüğü güne kadar yapacağı ameller, onun varlığının nimetini dahi karşılayamaz.

113 ﴿