128Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya kendisinden yüzçevirmesinden, ona eza cefa etmesinden ve onunla sohbet etmemesinden korkarsa ve kocasının bir serkeşlik yapabileceğini düşünürse... Kocanın hanımından yüz çevirmesi, onunla oturmamak veya onunla konuşmamak şeklinde ortaya çıkabilir. Bunun da bazı sebepleri vardır. Eşler arasındaki yaş farkı, göziin kendi eşinin dışında olan çirkin şeyleri görmesi suretiyle onlara tama etmesi gibi. Bu âyetin, Muhammed b. Mesleme'nin kızı Huveyle ve kocası olan Sa'd b. Rebî' hakkında nazil olduğu rivayet edilir. Sa'd, Huveyle'yi gençken almıştı. Huveyle yaşlanınca, genç bir kadınla daha evlenip, bu genç kadını Huveyle'ye tercih etmiş ve ona eziyet vermeye başlamıştı. Huveyle de Hazret-i Peygamber'e gelip şikâyette bulununca, bu âyet inmiştir. İşte o zaman, kadının mehilin bir kısmını veya tamamını, bağışlaması, ya da kendi nöbetini vermesi suretiyle, aralarını düzeltip anlaşmalarında bir sakınca yoktur. Nitekim, Hazret-i Şevde (radıyallahü anh) da öyle yapmıştı. Hazret-i Peygamberin eşi ve müminlerin annesi, olan Şevde, yaşlı bir hanımdı. Hazret-i Peygamber bu eşini boşamak istemişti. Şevde ise, Hazret-i Aişe'nin (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) in kalbinde olan yerini bildiğinden dolayı, kendi nöbetini Aişe'ye vermek .suretiyle, Hazret-i Peygamberden boşanmamayı istemişti. Hazret-i Peygamber de bunu kabul ederek, Sevde'yi boşamamıştı. Hazret-i Peygamber, işte bu anlaşmadan sonra, Sevdenin gününü de Aişe'ye tahsis etmek suretiyle, Aişe'yle iki gün kalırdı. Haddâdî der ki: ”Eşler arasındaki anlaşmanın mutlaka böyle olması gerekmez. Eşlerden bir tanesi, eşit şekilde bölüşme talebinde bulunursa, ona göre davranılır." Eşler arasında böyle anlaşma yapmak ve geçimsizlik sıkıntısından kurtulmak, boşanmaktan ve devamlı surette kavga yapmaktan daha hayırlıdır. Suyûtî, ”Hüsnü'l-Muhâdara fî âhvâli Mısır ve'l-Kahire" isimli eserinde şöyle der: ”Eğer velilerden olmak istiyorsan, huylarının bazısını değiştir ve çocukların şu beş özelliğini al. Eğer bu özellikleri yaşlılar almış olsaydı, mutlaka veli kullardan olurlardı. Çocuklar, rızık endişesi taşıyıp, rızka önem vermezler. Hasta oldukları zaman, yaratıcılarından şikâyet etmezler. Yemeklerini toplu halde yerler. Korktukları zaman gözleri yaşla dolar ve kavga ettikleri zaman da hemen barışırlar." Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Nefislerde kıskançlık vardır. Bu huy onlara yerleşmiştir. Söküp atamazsın. Kadın, kıskançlık huyundan vazgeçerek, haklarını başkasına vermez. Erkek de, hanımı yaşlanınca veya gözü başkalarına kayınca, hanımına karşı iyi muamelede bulunamaz. Asıl kelâm, Allahü teâlâ nefislere cimrilik ve aşırı hırs verdi, demektir. Ayette geçen ”şuh" hırsla beraber olan cimriliktir. Leys şöyle anlatır: ”Bana ulaşan habere göre İblis, Nuh peygamberle karşılaşmış ve ona: 'Ey Nuh! Kıskançlık ve cimrilikten sakın. Ben, Âdem peygamberi kıskandım ve cennetten çıkarıldım. Âdem peygamberin de bir ağaca cimrilik etmesi, o ağacın kendisine yasaklanmasına ve bu sebeple de cennetten kovulmasına sebep oldu' demiştir." Ey kocalar! Eğer iyi geçinirde hanımlarınızı evinizde tutar ve onlara iyi muamelede bulunmak suretiyle, Allah'tan korkarsanız, onlara serkeşlik yapmak suretiyle haksızlık yapmaz ve onlardan yiiz çevirmezseniz, şüphesiz Allah, takva ve ihsan konusundaki bu yaptıklarınızdan haberdardır. Sizin bu yaptıklarınızdaki amacınızı bilir ve sizlere ona göre karşılık verir. Rivayet edildiğine göre çirkin bir adam, çok güzel bir kadınla evlenmişti. Bu güzel kadın bir gün kocasına bakarak: ”Elhamdülillâh-Allah'a hamdolsun" demiş." Adam da: ” Sana ne oluyor?" diye sormuş. Bunun üzerine kadın: ”Sen de, ben de cennet ehlinden olduğumuz için Allah'a hamdettim. Çünkü sana benim gibi güzel bir kadın verildi, Allah'a şükrettin. Bana da senin gibi biri verildi, sabrettim. Allahü teâlâ da, sabredenlere ve şiikredenlere cenneti söz vermiştir." |
﴾ 128 ﴿