2

Ey iman edenler! Allah'ın nişanelerine, saygısızlık etmeyin. Bu âyet Şurayh b. Dubay'a hakkında inmiştir. Bu zat Yemâme'den Medine'ye gelmiş; beraberindekileri Medine dışında bırakarak Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına tek başına girmişti. Sonra Allah'ın Rasûlü'ne: ”Sen insanları neye çağırıyorsun?" diye sormuştu. Bunun üzerine Rasûlullah: ”Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik yapmaya, namaz kılmaya ve zekât vermeye... çağırıyorum" cevabını vermişti. Sonra Şurayh: ”Güzel!..." demiş ve şunu eklemişti: ”Benini birtakım büyüklerim vardır, onlarsız hiçbir şeye karar vermiyorum. Umarım ben müslüman olur, onları da getiririni..." Oysa, daha önce Allah'ın Rasûlü ashabına: ”Rabialılardan size şeytanın diliyle konuşan bir adam gelecek" demişti... Sonra Şıırayh çıktı gitti. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki: ”Bu adam kafir olarak içeri girdi ve aynı zihniyetle geri döndü. Bu, kesinlikle müslüman olmadı." Sonra Şurayh'ın Medine'den çıktığı görüldü. Rasûlullah onu izletti. Ancak ona yetişemediler. Ertesi yıl büyük bir ticaret malı ile Yemâme'den hacca geldi. Getirdiği hediye kurbanlıklarına gerdanlık takmıştı. Müslümanlar Rasûlullah'a: ”Ey Allah'ın Rasulü! İşte Şurayh! İzin verin, biz onun hakkından gelelim. Sen onu bize bırak" dediler. Allah'ın Rasûlü: ”Baksanıza, bir de hediye kurbanlıklara gerdanlık takmış" dedi. Ashab da: ”Evet, ey Allah'ın Rasûlü! Biz de cahilive döneminde böyle yapardık" karşılığını verdiler. Sonra Rasûlullah bunun yasak olduğunu belirtti."'

Bu âyetin indiği sıralarda müşrikler haccedip kurban kesiyorladı. Müslümanlar onlara engel olmak istediler. Ancak Allah, bunu yasakladı... Nişaneler: İhram, tavaf, sa'y, halk (traş) ve kurban gibi, belirli ibadet şekillerine verilen addır. Yani: Bu kutsal hareketleri hafife almayın, Allah'ın Kâbesini tavaf edip Hac ilkelerine önem verenin hareketlerine engel olmayın.

Mukaddes olan haram aya, kutsal aya da saygısızlık etmeyin. Öldürme ve talan etmeyi bu haram avda, hac ayında, helâl görmeyin. Mukaddes olan dört haram ay: Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır.

Hediye edilen kurbanlığa, deve, inek ya da davar cinsinden, Allah'a yakınlaşmak umuduyla Kâbe'ye hediye edilen kurbanlıklara da saygısızlık etmeyin.

Gerdanlıklara ve gerdanlık takılmış hediye kurbanlıklara da, sakın saygısızlık etmeyesiniz. ”Gerdanlıklar" anlamındaki ”Kalâid" kelimesi, ”Kılâde" kelimesinin çoğuludur. Kılâde, yani gerdanlık, özellikle develerin boynuna, - dokunulmaması ve hediyelik kurbanlık olduklarının bilinmesi için- asılan nal, ağaç parçası veya benzeri bir şeyden ibarettir.

Rablerinden lütuf ve rızâ talep ederek Kâbe'ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin. Ziyaret amacıyla Kâbe'ye gelip, ticaret ve rızâ ile, yani Allah'ın rızâsıyla beraber rızıkları peşinde de koşanlara sakın ilişmeyiniz, onlara engel olmayınız. Ancak bu âyetin hükmü daha sonra ”... müşrikleri nerede bulursanız öldürün" (Tevbe: 5) ve ”...bu yıllarından sonra onlar, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar" (Tevbe: 28) âyetleriyle nesholunmuştur. Bu yüzden artık müşrikler Hac Bölgesine sokulamaz! Birtakım kurbanlık ve gerdanlıklarla hiç bir kâfire güven verilemez!...

İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. İhramlarınızı çıkardıktan sonra avlanmanızın bir sakıncası yoktur.

Sizi, Mescid-i Haram'dan menettiği için, bir kavme olan kininiz,

Hudeybiye yılında umre tavafı ve ziyareti yapmanıza engel olduğu için bir kavme olan kızgınlığınız ve düşmanlığınız,

sakın sizi, onlara karşı tecavüze sevketmesin. Tecavüze sevketmek, bu duruma zorlamak anlamındadır. Bu durum, onları Mescid-i Haram'dan çıkarmanıza sebep olmasın, sizi intikam almaya yöneltmesin.

Birbirinize karşı

iyilikte ve takvada yardımlaşm, affetme ve hoşgörülü olmada; ilâhî emre uyup arzularınıza karşı çıkma konularında destekçi olun.

Günah işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın. İsyan, zulüm, haksızlık, misilleme ve intikam konularında birbirinize destekçi olmayın. Çünkü yardımlaşmanın gerekli olduğu hususlar, iyilik, takva, affedicilik ve hoşgörüdür. ”Yardımlaşmayın" anlamındaki ”Lâ teâvenû..."nun aslı kelime yapısı bakımından ”Lâ teteâvenû"dur. Kolay telâffuz amacıyla ”te" harflerinden birisi atılmıştır...

Hazret-i Peygambere ”iyilik ve günah nedir?" diye sorulduğunda, şu cevabı verdiği rivayet edilir: ”iyilik, güzel ahlâktır. Kötülük ve günah ise seni içerden rahatsız eden ve insanların, sende bulunduğunu bilmelerim istemediğin şeydir."

Allah’tan korkun, her konuda O'ndan sakının.

Şüphesiz ki Allah, azabı çok şiddetli olandır. O'ndan korkmayanlar için O'nun intikamı daha da şiddetli olacaktır.

Açıkladığımız bu âyette Allah'ın yücelttiği yer ve zamanlara saygı göstermeye işaret vardır. Buna göre yüce Allah, bir kısım ay, gün ve vakitleri diğer bir kısmından üstün tutmuştur. Nitekim bir kısım peygamber ve ümmetleri de diğer bir kısmından daha yüce kılmıştır. Böylece gönüllerin daha çabuk yumuşaması, ruhların daha heyecanlı ibadet etmesi; insanların, üstün kılınan ümmet ve peygamberleri örnek edinmesi ve halkın bu faziletlere teşviki sağlanmıştır. Öte yandan sakinlerine sevap kazandırma, başka bir deyimle yapılan amellerin karşılığını daha da büyütme amacıyla bir kısım mekânlar üstün kılınmıştır. Allah bazı insanları bedbaht, bazılarını da mesut, iyi kimseler olarak yaratmıştır. Her şeyin son durumu önemlidir. Kuşkusuz Hazret-i Muhammed, güzel ahlâk ve iyi amel sahibiydi. Sana düşen, ona uymaktır. Allah, tüm peygamberleri övmüş, her birini bir sıfatla nitelendirmiş ve hepsini kasdederek Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: ”Sen de onların doğru yoluna uy" (Enam: 90) direktifini vermiş, peygamberimiz de bu direktifin gereğini yapmıştır. Bu yüzden Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu peygamberlerin sahip oldukları güzel hasletlerin tümünü kazanmıştır. Bilindiği gibi, her peygamberin belirgin bir özelliği vardır. Meselâ Hazret-i Nuh şükrediciliğiyle, Hazret-i İbrahim yumuşak huyluluğuyla, Hazret-i Mûsa ihlâsıyla, Hazret-i İsmail verdiği söze bağlılığıyla, Hazret-i Yakub ve Hazret-i Eyyûb sabırlı olmalarıyla, Hazret-i Davut onurlu olmasıyla, Hazret-i Süleyman alçak gönüllülüğüyle, Hazret-i İsa zühd ve takvasıyla tanınmıştır. İşte bütün bunları izleyen Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tüm bu özelliklere sahip olmuştur. İşte ey müslüman! Sen, o peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ümmetindensin. Allah'tan korkup takva sahibi ol ki, şiddetli ve acıklı azaptan kurtulasın, ebedî ve bol nimetli cennete kavuşasın.

2 ﴿