67Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni bütünüyle tebliğ et! Kulların durumlarıyla ilgili her seyı açıkla. Eger sana dokunabilecek bir kotuluk korkusuyla sana indirilenin tumunu tebliğ etmeyip görevini yapmazsan. Allah'ın peygamberliğini tebliğ etmemiş olursun. Çunku bir kısmını gizlemek, tıpkı tamamını gizlemek gibidir. Allah seni insanlardan korur. Bu, yüce Allah'ın Hazret-i Peygambere verdiği bir güvencedir. Böylece, korkmayacak ve çekinmeyecektir. Nitekim rivayet edilmiştir ki, ”Hazret-i Peygamber Medine'ye girdiğinde Muhacir ve Ensar'dan yüz kişi, onu Yehudilerden koruyordu; ancak ”Allah seni insanlardan korur" âyeti indikten sonra, Hazret-i Peygamber, Allah tarafından yahudi ve diğer insanların kötülüklerinden korunduğunu anladı ve muhacirlerle Ensar'a: ”Artık yerlerinize gidin, çünkü Allah beni Yehudilerden korur" dedi. Daha sonra, Hazret-i Peygamber -düşmanlarının çokluğuna ve yardımcılarının azlığına rağmen- zaman zaman gecenin başlangıcında ve seher vakitlerinde Medine vadilerine tek başına giderdi. Yüce Allah, onu koruyordu. Kuşkusuz buradaki ”koruma" dan gaye, öldürülmekten korumaktır ki, yüce Allah, onu gerçekten öldürülmekten korumuştur. Hazret-i Peygamberin karşılaştığı diğer sıkıntı ve musibetler ise diğer peygamberlerin ve Allah dostlarının gördükleri türlerdendir. Kirmanî der ki: ”Peygamberlerin karşılaştıkları işkence ve sıkıntıların sebepleri şunlardır: a) Büyük sevaba nail olmak; b) Onların da birer insan olduklarının; dolayısıyla dünya sıkıntılarıyla karşılaşabileceklerinin bilinmesi; c) Yaratılmış birer kişi olduklarının anlaşılması ve gösterdikleri mûcizelerle helake düşülmemesi..." Şüphesiz ki Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. Bu ifade, Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) masumiyetini belgelemektedir. Yani; kâfirler, Hazret-i Peygamber hakkında planladıklarını gerçekleştireniiyecekler ve ona zarar veremiyeceklerdir. Burada ayrıca, yüce Allah'ın, zaman zaman peygamberleri ve veli kullarını çeşitli şekilde imtihanlara tâbi tuttuğuna ve onların kendisine kavuşmasını sağladığına işaret vardır. Bu O'nun bir yasasıdır. Kur'anî deyimle: ”Allah'ın öteden heri devam edegelen kanunu budur. Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın..." (Fetih: 23) Öte yandan şu bir gerçektir ki: ” Yaratıcının emrine uyanı, Allah yaratıkların kötülüklerinden korur." Nitekim, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Hazret-i Ebû Bekir, hicret sırasında mağarada iken düşmanların tehlikelerinden korunmuşlardır. Ayrıca, rivayet edildiğine göre Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Süfeyne adında bir hizmetçisi vardı. Bir gün Süfeyne, Bizans topraklarında orduyu kaybedip yolunu şaşırdı. Koşa koşa askerleri arıyordu. Aniden bir arslanla karşılaştı ve ona: ”Ey bu yerlerin kralı! Ben Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hizmetçisi olan Süfeyne'yim. Amacım şöyle, şöyledir" dedi. Bunun üzerine arslan, yanına gelip onu okşamaya başladı. Süfeyne konuştukça anlıyormuşçasına ona kulak veriyordu. Orduyu buluncaya kadar beraberlikleri devam etti. Sonra arslan geri döndü. Hazret-i Câbir (radıyallahü anh) der ki: ”Savaşların birisinde Hazret-i Peygamber, beraberindekilerle bir vadide konakladı. Herkes çeşitli yerlere dağıldı; ağaçların gölgesinde dinlenmeye ve uyumaya başladılar. Hazret-i Peygamber de kılıcını bir ağaca asıp altında uyumaya başladı. Bir de baktık ki, Hazret-i Peygamber uyanmış, bizi çağırıyor. Gittik, yanına vardığımız da bedevî bir arap yanındaydı. Hazret-i Peygamber bize dönüp şöyle buyurdu: ”Bu adam, ben uykudayken kılıcımı hana çekti; uyandığımda kılıç hâlâ elinde ve üzerime kaldırmıştı. Bana dedi ki; ”Seni, elimden kim kurtaracak? ” Dedim ki: ”Allah, beni senden kurtaracak." Baktım ki, kılıç, elinden düştü. Sonra kılıcı alıp bu defa aynı soruyu ben kendisine sordum. Dedim ki: 'Seni, elimden kim kurtaracak.' Dedi ki: ”iyilik, sende kalsın.' Sonra dedim ki: 'Peki Allah'tan başka ilâh olmadığına, benim, O'nun elçisi olduğuma tanıklık yapar mısın? Dedi ki: ”Hayır! Ancak, sana karşı hiçbir zaman savaşmayacağıma, sana karşı savaşanlarla beraber olmayacağıma söz veriyorum." Bunun üzerine Hazret-i Peygamber onu serbest bıraktı." |
﴾ 67 ﴿