114

Size kitabı genişçe açıklanmış olarak indirmişken; Allah'tan başka hakem mi arayayım? Rivayet edildiğine göre Mekke müşrikleri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip kendisine: ”Ey Muhammed! İstersen yahudi bilginlerinden, istersen hıristiyan piskoposlarından, bizimle senin aranda hakemlik yapacak ve haklıyı haksızdan ayıracak bir hakem seç. Çünkü onlar senden önceki kitapları okumuşlar" dediler. Bunun üzerine yüce Allah (celle celalühü), bu âyeti indirdi ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onlara: ”Sizinle benim aramda hükmedecek Allah'tan başka hakem mi arayayım? Böylece haktan mı sapayım?" demesini emretti. Oysa onlar ümmî idi. Neyi yapıp neyi yapmayacaklarını, bilmiyorlardı. Yüce Allah onlara gerçeği haykıran, hak ile bâtılı ve haram ile helâli açıklayan bu Kur'an'ı indirmişti. Din ile ilgili bütün konulan açıklamış ve hiçbir karışıklık bırakmamışken başka hakeme gerek var mıydı? Buradaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi Kuran, dinle ilgili bütün hususları açıklamış ve başka herhangi bir şeye ihtiyaç bırakmanı ıştır.

Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'an'ın, gerçekten Rabbin tarafından, hak ve doğru

olarak indirilmiş olduğunu bilirler. Kendilerine Tevrat ve İncil öğrettiğimiz yahudi ve hıristiyan bilginleri. Allah katından gönderilen Kur'an'ın gerçek olduğunu gayet iyi bilirler.

O halde sakın şüphe edenlerden olma. Her ne kadar bunu açığa vurmuyorlarsa da onlar Kur'an'ın hak olduğunu bilmektedirler. Yüce Allah (celle celalühü) Kur'an-ı Kerim'in eksiksizliğinin gerekçesi olarak, kendi katında hak ile indirilmiş olmasını belirttikten sonra bu eksiksizlik ve yüceliğin diğer bir sebebinin de bizzat Kur'an-ı Kerim'in kendisi olduğuna şöyle dikkat çeker:

114 ﴿