33Sen, onların içerisinde bulunurken, Allah da onlara azap edecek değildi ya. Çünkü, bir millete azap inince, o milletin tüm fertlerini kapsar. Bir millete azap inmesi için, onların arasından, peygamberlerin ve gerçekten inanmış olanların ayrılmış olmaları gerekir. Âyette. Hazret-i Peygamber'i yüceltme ve onun saygınlığını koruma ifadesi vardır. Allahü teâlâ onu, âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Rahmet ve azap, birbirlerinin zıtlarıdır. İki zıt bir arada bulunamaz. Âyet, Hazret-i Peygamber'in şerefine ve Allah katındaki saygınlığına da işaret eder. Allah onu, kullarına güvence yapmıştır. Onun olduğu yere azap olmaz. Yine âyette, sâlih ve takva sahibi kimselerle yakın ilişkisi olan toplumlara da azap edilmeyeceğine işaret vardır. Bağışlanmalarını dilerlerken de, Allah onlara azap edecek değildir. Buradaki ”bağışlanma isteği'nden kasıt, onlar arasında kalan güçsüz mü'minlerin bağışlanma istekleridir. Ki onlar, kâfirleri bırakıp da göç etmeye imkân bulamıyanlardır. Bir görüşe göre de, onların nesillerinden, bağışlanma dileğinde bulunanlardır. Bir başka görüşe göre ise, onlar arasında, inkârdan vazgeçerek, dönüş isteğinde bulunanlardır. Mü'minlerin Emiri Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle der: ”Yeryüzünde iki tane güvence vardı. Biri ortalıktan kayboldu, diğeri ise duruyor. Ortalıktan kaybolan, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir, duran ise, istiğfar (bağışlanma isteği) dır." Bu ifadeyi kullandıktan sonra da, yukarıdaki âyeti okur. |
﴾ 33 ﴿