42

Hani siz, vadinin şehre

en yakın tarafında, onlar, yani düşmanınız

da en uzak tarafında, kervanın süvarileri ise, sizin daha aşağınızda idiler. ”Kervanın süvarileri ”nden maksat, Şam'dan gelmekte olan kafiledir. Bu kafile, deniz sahiline yakın bir yerdeydi. Müslümanlarla onlar arasında üç mil kadar mesafe vardı. Burada, bazı durumların belirtilmiş olması, düşmanın gücünü ve müslümanlann zayıflığını belirtmek içindir. Vadinin yakın tarafı, yumuşak bir yerdi. Yürümek zordu, insanlar adım atamıyor ayakları kuma gömülüyordu. Çok büyük bir zorlukla yürünebiliyordu. O kısımda su da yoktu. Halbuki vadinin uzak kısmında su vardı. İşte bu durumların bildirilmiş olması, müslümanlann güçsüzlüğünün ve bu durumda olan Müslümanlara Allah tarafından bir fetih ve zafer verilmiş olduğunun anlatılması içindir. Böylece, müslümanlann iman ve şükürleri artmış olacaktır.

Eğer siz onlarla savaşacağınız hususunda

daha önce sözleşnıiş olsaydınız ve kendi durumunuzla onların durumlarını bilseydiniz, onların heybetinden korkar ve zafere ulaşacağınızdan umutsuzluğa kapılırdınız ve

buluşma vaktinde ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helak olanın açık bir delille helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı.) Randevu olmadan bile. Allah sizi bir araya getirdi. Bunun gayesi, Allahü teâlâ'nın, dostlarını galip getirip, düşmanlarını yenilgiye uğratmaktır. Allah, kendi katında gerçek dinin İslâm olduğunu gösterdikten sonra ölen ölsün, yaşayan da yaşasın diye böyle yaptı.

Bu durumu gördükten sonra, dileyen iman eder ve gerçek imana ulaşır, dileyen ise, eski durumu üzere kalır. Fakat, herkes bu sahneyi görmüş olur. Bedir olayı, İslâm'ın yüceliğine işaret eden apaçık delillerdendir. Bu açık gerçeği gördükten sonra, inkârına devanı edenler, matlıklarından ve büyüklük tasladıklarından dolayı inanmıyorlar.

Gerçekten Allah, inkâr edenin küfrünü ve cezasını, iman edenin de imanım ve sevabını

hakkıyla işitici, hakkıyla bilicidir.

42 ﴿