99Bedevilerden öyleleri de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır. Bunlar, Esed, Cüheyne, Gifar ve Eşlem gibi kabilelerden olan kimselerdir. İşte bu tür kabileler, Allah'a ve ahiret gününe inanırlardı. Ravda isimli eserde şöyle anlatılır: Bedevinin biri, Allahü teâlâ'nın ”Bedeviler, inkâr ve iki yüzlülük bakımından daha beterdir..." mealindeki kelamını duyunca irkiliverdi ve ardından da yine Allah'ın: ”Bedevilerden öyleleri de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır..." kelamını duyunca: ”Allahü Ekber. Yüce Allah, bizi önce yerdi, sonra da övdü" dedi. Allah yolunda cihad için harcadığını da, Allah katında yakın dereceler elde etmeye ve peygamberin dualarını almaya vesile kabul eder. Bir kutsî hadiste de şöyle buyurulur: ”Kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım." Bu kimseler ayrıca, Allah yolunda yaptıkları harcamalar dolayısıyla, Hazret-i Peygamber'in de duasını almaya çalışırlar. Çünkü Hazret-i Peygamber, tasaddukta bulunanlara bereket duasında bulunur ve onların bağışlanmalarını dilerdi. İşte bundan dolayıdır ki sadaka alan kimsenin tasaddukta bulunan kimseye duâ etmesi sünnet olmuştur. Ancak, Hazret-i Peygamberin yaptığı gibi yaparak, salât ve selâmda bulunmaz. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sadaka veren Ebû Evfâ için ”Allahümme salli alâ âli Ebî Evfâ", yani ”Ey Allah'ım! Ebî Evfâ oğullarına salât ve selâm eyle!" diye duada bulunmuştu. Bu tür duâ yapmak, ancak Hazret-i Peygamber'e mahsustur. O dilediğine böyle duâ yapabilir. İyi bilin ki bu durum, yani Allah yolundan harcadıkları şey onlar için bir yakınlık vesilesidir. Bu harcamayı yaptıklarında, yüce Allah da onları, kendisine yaklaştıracaktır. Bu, Allah yolunda harcadıkları şeyin bir yakınlık vesilesi olduğu hususundaki itikadlarının doğruluğuna Allah tarafından bir şehadet ve ümitlerini tasdikdir. Allah onları, yakında rahmetine koyacaktır. Çünkü Allah gafurdur, rahimdir. Bu ifade, Allahü teâlâ'nın engin rahmetinin onları kuşattığını anlatır ve bunun bir va'd olduğunu bildirir. Âyette geçen 'sın' harfi, va'din gerçekleşeceğini ifade eder. Allah onlara karşı çok rahimdir. Ceza vermekte acele etmez. Bilmiş olunuz ki, sadaka vermenin ve intakta bulunmanın fazileti, çok büyüktür. Şöyle bir hikaye anlatılır: İsrail oğulları zamanında bir kıtlık olmuş. Fakirin biri içerisinde zenginlerden birinin de evi bulunan bir sokağa girmiş. Fakir adam: ”Allah rızâsı için bana yardımda bulunun!" deyince, ev sahibinin kızı çıkarıp biraz sıcak ekmek ikram etmiş. Zengin adam bu fakiri görünce, ”Bu ekmeği sana kim verdi?" diye sormuş. Fakir de: ”Şu evdeki kız" diye cevap vermiş. Zengin adam eve girip, kızının sağ elini kesmiş. Allah da bu adamın durumunu değiştirmiş, muhtaç bir duruma düşerek fakir olarak ölmüştür. Daha sonraları ise, zengin ve genç bir delikanlının, bu güzel kız hoşuna gitmiş, ona hayran olmuş ve onunla evlenmiş. Onu evine götürüp, karanlık basınca, kız sofra hazırlamış ve sol elini uzatmış. Zengin demiş ki: ”Fakirlerin edeplerinin az olduğunu duyardım. Şu sağ elini uzat bakayım." Kız yine sol elini uzatmış. İki ve üçüncü defasında da aynı şekilde sol elini uzatınca, evi bir sessizlik kaplamış. Sonra gizliden bir ses duyulmuş ve: ”Çıkar bakalım sağ elini! Allah için verdiğin sıcak ekmek hatırına Rabb da sana sağ elini ikram etti" demiş. Kız da sağ elini çıkarmış ve yemeğini yemeye başlamış. Ravzatu'l-Ulema isimli eserde böyle anlatılır. Bu hikâyeden anlaşılmaktadır ki Allahü teâlâ bir kimseye nimetler ihsan eder de, o kimse de bunun şükrünü yerine getirmezse, o nimetten yoksun bırakılmak suretiyle cezalandırılır. Belama bakmaz mısın? Allah'ın kendisine vermiş olduğu İslâm nimetine şükretmeyince, Allah da onun canını inkarcı olarak alıvermiştir. Bir kimse, yaptığı ve terkettiği her şeyde Allah'ın rızâsını gözetirse, Allah da onun kusurlarını düzeltir... Sol elle yemek edebe aykırıdır. Şeytan sol eliyle yer. Mazeret olmadıkça sol elle yenmemelidir. Denilmiştir ki: ”Hak uğruna harcanmayan şeyin iki katı, bâtıl yolda gider." Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle der: ”Allah, fakirlerin azıklarını, zenginlerin mallarında takdir etmiştir. Fakirin açlığı, zenginin onun hakkını vermemesiyle olur. Allahü teâlâ, onlara bunun hesabını soracaktır." |
﴾ 99 ﴿