102

Diğerleri de günahlarını itiraf ederek, iyi amelle diğer kötü amelleri birbirine karıştırdılar. Medinelilerden diğer bir grup da, suçlarını kabullendiler. Onların suçları; savaştan geri kalmaları, münafıklarla beraber olmaya razı olmaları ve Allah yolunda harcamada bulunmamalarıydı. Bu grup, yaptıklarına pişman oldu. Fakat, yalan yere bahaneler uydurmak suretiyle özür dilemeye çalışmadılar. Bunlarda, savaştan geri kalmış olan bir gruptu. Savaştan geri kalanlar hakkında âyet nazil olunca, kendilerini mescidin direklerine bağladılar. Bu sırada Hazret-i Peygamber de seferden dönüp, normal âdeti üzere ilk önce mescidde iki rekât namaz kılmış ve o esnada direğe bağlı duran kişileri de görüvermişti. Bunların durumunun ne olduğunu sorunca, yanında bulunanlar da olup bitenleri şöyle anlatmışlardı: ”Bu kimseler, seninle, savaşa katılmayan gruptur. Allah'a söz verip yemin etmek suretiyle, kendilerini buraya bağladılar. Rasûlüllah onları çözmedikçe, kendilerini salıvermiyeceklerdir. ” İşte bu durum üzerine âyet nazil oldu ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onların özürlerini kabul etti.

Âyette geçen iyi amellerinden maksat, daha önce işlemiş oldukları iyi işleri, daha önceleri bazı savaşlara katılmış olmaları, bu defa savaşa katılamadıkları için suçlarını itiraf ederek pişmanlık duymalarıdır. Kötü amellerinden maksat da daha önce ve sonra işlemiş oldukları kötü amelleridir. Tebük savaşına katılmamaları da bu kötü amellerinin içerisine girer.

Haddâdî şöyle der: ”Bir defa savaşa katılmış, bir defa da katılmamışlardı. Dolayısıyla, iyi amelle kötü ameli bir araya getirmiş oldular." Nitekim, dinarlarla dirhemleri karıştırdı ve su ile sütü karıştırdı ifadeleri de böyledir.

Allah'ın, onların tevbesini kabul etmesi umulur. Çünkü Allah gafurdur, rahimdir. Umulur ki Allahü teâlâ, günahlarını kabullenmeleri ve tevbe etmeleri sebebiyle, onların tevbelerini kabul eder. Çünkü O, tevbe edip kendisine dönenlerin suçlarını bağışlar ve onlara ihsanda bulunur. Bu ifade, Allahü teâlâ'nın, o kimselerin tevbelerini kabul edeceğini bildirmekte, onlara ümit vermektedir. Cömertlerin cömerdi olan Allah'ın ümit vermesi kesinlik ifade eder.

102 ﴿