6

Hiç şüphesiz, gece ve gündüzün değişmesinde... Yani, aydınlık ve karanlıkla renklerinin değişmesinde yahut gecenin gidip gündüzün veya gündüzün gidip gecenin gelmesinde...

Gece ve gündüzün hangisinin daha faziletli olduğu konusunda ihtilâf edilmiştir. İmam Nisâburî şöyle demiştir: ”Gece daha faziletlidir. Çünkü gece dinlenme zamanıdır. Rahat etme cennet nimetlerindendir. Gündüz ise yorgunluktur. Yorgunluk da cehennemdendir." Bunun yanısıra, gündüzün ışığın ve gecenin de karanlığın mahalli olması dolayısıyla, gündüzün daha faziletli olduğu da söylenmiştir.

Allah'ın, güneş, ay, yıldızlar, bulutlar ve rüzgârlar gibi

göklerde ve dağlar, denizler, ağaçlar, nehirler, hayvanlar ve nebatlar gibi

yerde yarattığı varlıklarda, sakınan, yani Allah'tan korkan

bir toplum için Cenab-ı Hakk'ın kudretine, sonsuz ilmine, birliğine ve varlığına işaret eden

nice deliller vardır. Burada yalnızca sakınanlar, yani muttakiler sözkonusu edilmiştir. Çünkü kötü akibetten sakınan onlardır. İhtiyatlı oluşları, onları ibretle bakmaya ve düşünmeye götürür.

Rasûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin: ”Kim, müneccimlik ilminden bir parça öğrenirse, sihirbazlıktan bir bölüm almış olur." sözü hakkında Hafız dedi ki: ”Yasak edilen müneccimlik ilmi, gelecekte meydana çıkacak olayları bilebileceğini iddia eden müneccimlerin ilmidir." Meselâ; yağmurun gelmesi, karın düşmesi, rüzgârların esmesi, fiyatların değişmesi gibi gelecekte olacak şeyleri bileceğini iddia etmek gibi... Müneccimler, geleceğe ait olayları, yıldızların hareketleri, bir araya gelmeleri, birbirlerinden ayrılmaları ve bazı zamanlarda görünüp bazı zamanlarda görünmemeleri yoluyla anlayıp bildiklerini iddia ederler. Oysa bunlar, yalnız Allah'ın bildiği, O'ndan başkasının bilemiyecekleri şeylerdir. Ama zeval vaktinin, kıble yönünün, ne kadar zaman geçtiğinin ve ne kadar zaman kaldığının hesaplanması gibi, müneccimlik ilmiyle müşahede edilen bu yolla bilinen şeyler yasak değildir.

6 ﴿