16De ki: 'Allah bana vahyettiği Kuranı size okumamamı dileseydi, ben de onu size okumazdım. Çünkü ben ümmîyim, okuma ve yazma bilmem. Allah da onu size bildirmezdi. Yani Allah, Kuranı benim lisanımla size bildirmez ve onu size asla hissettirip duyurmazdı. Ben bundan yani Kuranın inmesinden önce bir ömür boyu içinizde kalmıştım. Uzun yıllar aranızda bulundum. Onu size okumadım ve bildirmedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Peygamber olmadan önce Mekke müşrikleri arasında kırk yıl kaldı. Sonra ona Kur'an vahyolundu. Vahiyden sonra Mekke'de on üç yıl kaldı. Sonra Medine'ye hicret etti ve orada on yıl kaldı. Altmış üç yaşında iken ebedî âleme irtihal etti. Müşrik ve câhil Arapların arasında kırk yıl kalmış, bu süre içinde ilimle hiç meşgul olmamış, âlim görmemiş, şiir söylememiş, hitabette bulunmamış bir kimse, sonra kalkmış onlara öyle bir kitap sunmuş ki, fesahati her hatibin fesahatini geride bırakmış, nesir ve şiir her yazının üstüne çıkmış, usûl ve furu ilimlerinin esaslarını ihtiva etmiş, geçmişlerin kıssalarını, geleceklerin durumlarını olduğu gibi haber vermiş... Elbette bu kişinin muallimi Allah'tır, okuyup tebliğ ettiği Kur'an, mucizedir ve harikadır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?' Kur'an'ın Allah tarafından geldiğini anlamak için, onun üzerinde tefekkür edip düşünmek suretiyle aklınızı kullanmıyor musunuz? |
﴾ 16 ﴿