21Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman... Burada insanlardan maksat, âyetlerin nüzul sebebi olan Mekke halkı, rahmetten maksat da sıhhat ve bolluktur. Zarar; kıtlık ve hastalık gibi şeylerdir. ”Kendilerine dokunan sıkıntı", onlara isabet eden ve sosyal hayatlarında tesiri görünmeye başlayan darlıktır. Âyette, dokunmanın zarara, rahmeti tattırmanın ise Allah'a isnadı Kur'an adâbındandır. Nitekim başka bir âyette şöyle buyurulmuştur: ”Hastalandığım zaman O bana şifa verir." (Şuarâ: 80) Kuranda buna benzer âyetler çoktur. Bir de bakarsın ki, âyetlerimiz hakkında onlar bir tuzak düşünürler. Yani, onlara rahmeti tattırırken, onlar âyetleri kötüleyip karalamak ve onları bertaraf etmek için çarelere başvurmak suretiyle derhal tuzaklar hazırlamaya çalışırlar. Zarar ve musibetin etkisi daha kafalarından dağılmadan tuzak kurmada adeta yarışırlar. Rivayet olunduğuna göre, Mekke halkı yedi yıl kıtlık çekti. O kadar ki, yok olmanın eşiğine geldiler. Sonra Allah onlara merhametle muamele etti, topraklarına bereket verdi. Yağmurlar yağdırdı. Bunun üzerine hemen Allah'ın âyetlerine dil uzatmaya ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a tuzak kurmaya kalkıştılar. De ki: 'Allah'ın tuzağı daha çabuktur.' Allah'ın azabı size, hakkı bertaraf etmek için yaptığınız hilelerden daha hızlı ulaşır. Onlara verilen ceza, tuzakları karşılığında verildiği için, tuzak olarak isimlendirilmiştir. ”Tuzak" anlamındaki ”mekr", tuzağı gizlemektir. Şüphesiz onlar Allah'ın iradesinin ne olduğunu bilemezler. Fakat onların irâdesinin Allah'a karşı gizli olması mümkün değildir. Allah'a tevekkül et, sıkıntılara göğüs ger. Düşmanın, senin aleyhinde kurduğu tuzaklardan korkma! Elçilerimiz kurduğunuz tuzakları veya tuzak kurdukları şeyi mutlaka yazıyorlar. Âyetteki ”elçilerden" maksat, insanların fiillerini yazan meleklerdir. Bunlara Kirâmen Kâtibin melekleri denir. Âyetin bu cümlesinde, onlardan intikam alınacağının kesin ifadesi vardır. Aynı zamanda çevirdikleri dolapların Allah'a karşı gizli kalması şöyle dursun, yazıcı meleklere bile gizli kalmayacağına dikkat çekilmiştir. Bu âyet açık olarak, kâfirler için de yazıcı meleklerin bulunduğuna işaret etmektedir. ”Kâfirin hiçbir sevabı olmadığına göre sağındaki melek neyi yazar?" diye bir soru sorulursa, cevap olarak şu söylenir: Solundaki yazıcı melek, sağındaki meleğin izniyle yazar. Böylece sağdaki melek yazmasa da soldakinin yazdıklarına şahit olmuş olur. Bu meleklerin sayısı hakkında ihtilâf edilmiştir. Abdullah b. Mübarek der ki: ”Bunların sayısı beştir. İkisi gündüz, ikisi gece vazife yapar. Bir tanesi ise, ondan gece gündüz ayrılmaz." Bu âyet ve rivayetlerle sabit oluyor ki, mü'min olsun, kâfir olsun, insanların bütün fiil ve sözleri, kıyamet günü kendilerini ilzam etmek, susturmak için yazılıyor, zaptediliyor. Çevrilen hile ve tuzakların, kişiyi hoşlanmadığı bir durumdan kurtarma hususunda hiçbir etkisi yoktur. Kurtuluşunu tuzaklar kurmada sanan insan, tuzağa düşen ve kurtuluşunu kuyruğunu sallamakta gören tilkiye benzer. İnsanı kurtaracak olan, kâmil bir imandan sonra yapılan sâlih amellerdir. Akıllı kişi, kaza meydana gelmeden önce, durumunu düzelten kişidir. |
﴾ 21 ﴿