22Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Karada, yaya olarak veya at, katır, merkep ve deve gibi hayvanların sırtında, denizde ise büyük, küçük her türlü gemi ile yürüten Allah'tır. Bu âyet; gerçekte gemileri yürütenin rüzgârlar değil, Allah olduğunu gösteriyor. Çünkü rüzgâr kendi kendisine hareket edemez. Aksine Allah'ta son buluncaya kadar, onu hareket ettiren vardır. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri güzel bir rüzgârla alıp götürdüğü ve... ”İçlerindekiler" anlamında kullanılan ”bihim" kelimesinde iltifat sanatı vardır. Hitap ikinci şahıstan, üçüncü şahsa çevrilmiştir. Burdaki iltifat; yaptıklarını inkâr ve çirkin göstermede, mübalağaya delâlet etmesi içindir. Sanki başkalarını hayrete sevketmek için durumları onlara anlatılmıştır. Güzel rüzgârdan maksat: yumuşak ve onların hedeflerine uygun olarak esen rüzgârdır. Bu rüzgârın hoş ve gayelerine uygun oluşu dolayısıyla bununla neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip de, her yerden onları dalgalar sardığı, bütün yönlerden dalgalar tarafından hücuma uğradıkları ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anladıkları zaman, yani helak oldukları zaman. Bu terim aslında, düşmanın kabileyi kuşatması hakkında kullanılır. Dini yalnız Allah'a has kılarak... İlâh olarak taptıkları putlardan hiçbirini Allah'a ortak koşmaksızın... Çünkü, dini Allah'a has kılmak, O'na şirk koşmayı terketmekten ibarettir. Onların bu durumdaki ihlâsları, imâna değil aksine, zoraki olan imanlarına dayanmaktadır. İşte o zaman: 'Yemin olsun ki, bizi bu durumdan kurtarırsan... Allah'a yemin olsun ki, eğer bizi bu tehlikeden kurtarırsan, bundan sonra mutlaka ebediyyen senin nimetlerine şükredenlerden olacağız.' Emirlerine uyacak, gazabından sakınacağız ve senden başkasına kulluk yapmak suretiyle nimetlerine karşı nankörlük etmeyeceğiz diye Allah'a yalvarırlar. |
﴾ 22 ﴿