108

Ey Rasûlüm Muhammed!

De ki: 'Benim yolum budur. Benim iman ve tevhide çağrı olan yolum bu yoldur. Sonra bu yol şöyle açıklanıyor:

Ben ve bana uyanlar basiret üzere Allah'a çağırırız yani Allah'ın dinine, O'na itaata, âhirette vadedilen sevaba çağırır ve bu çağrıyı da, payeye ulaştıracak apaçık delil ve hüccetlerle yaparız. Çünkü, delil kuvvetli ve makul olursa, irşad ve hidayete götürür. Çağrı basirete değil de körlüğe dayanırsa, bunun tam aksi olur.

Allah'ı tenzih ederim. Onu ortaklardan uzak tutarım.

Ben müşriklerden değilim.' Bu, cümlenin cümleye atfıdır. Bazıları şöyle demiştir: ”Allah'a çağıran, halkı onunla (Allahla) çağırır. Allah yoluna çağıran ise onları kendi nefsiyle çağırır. Onun için ikinci tarz çağrıya uyanlar daha çoktur. Çünkü çağıran ve çağırılanların yapısı ortakdir."

Anlatıldığına göre, fakih'in birisi Ebû Müslim el-Mağribî'yi ziyarete gitti. Onun, Kur'an'ı düzgün okumadığını işitti ve kendi kendine: ”Emeğim boşa gitti," dedi. Sonra teheccüd vaktinde abdest almak için dışarı çıktığında iki arslanın hücumuna uğradı ve bağırarak kaçtı. Ebû Müslim, onu arslanlardan kurtardı ve Fakih'e şöyle dedi: ”Ben kıraatte hata ettim. Sen ise imanda hata ettin. Biz içi düzeltmek için uğraştığımızdan, mahlukât bizden korkar, siz ise dışı düzeltmek için uğraştığınızdan, mahlukâttan korkarsınız."

Bil ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a uymak, kurtuluş kapısıdır ve yüce saadetin yoludur.

Sehl de şöyle dedi: ”Gerçekten Allah'ı seven kimse hallerinde, sözlerinde ve hareketlerinde Hazret-i Peygambere uyar."

108 ﴿