26Allah dilediğine dünyada rızkı bollaştırır ve dilediğine de azaltır. Ona yetecek kadar verir, fazla vermez. Dünyada rızık kapısını açmanın küfür ve imanla ilgisi yoktur. Bu, Allah'ın meşîetine (dilemesine) bağlıdır. Bu sebeple bazen mü’mini denemek, günahlarını affetmek ve derecesini yükseltmek için rızkını daraltır. Kâfirlerin de küfrünü artırmak için bol rızık verir. Nitekim Kureyş müşriklerinden bir çoğunun durumu böyle idi. Bir de Allahu teâlâ insanların bazısı için zenginliği hallerine uygun kılmış, bazısı için de fakirliği hallerine uygun kılmıştır. Bunların hepsinde hikmet ve yararlar vardır. Onlar, Mekke müşrikleri dünya hayatı ile dünyada kendilerine verilen mal ve mülkle sevindiler. Aslında ”fer ah-s ev inmek", istenilen şeye kavuşulunca kalpte meydana gelen lezzet demektir. Onların sevinmeleri, şımarmaları ve böbürlenmeleri demektir. Yoksa Allah'ın kendilerine verdiği nimetten dolayı şükretmek için sevinmeleri değildir. Oysa dünya hayatı, âhiretin yanında, âhiret hayatına kıyasla (geçici) bir metâdan çobanın ve yolcunun azığı gibi kendisi ile faydalanılan az birşeyden başka birşey değildir. Anlatıldığına göre krallardan birine mücevherle süslü bir kadeh gönderilmişti. Kral, buna çok sevinmiş ve yanında bulunan hakîm (bilge) kişilerden birine: ”Bunu nasıl görüyorsun?" diye sormuş, o da: ”Onu fakirlik ve bir musibet olarak görüyorum," demiştir. Kral, bu nasıl olur, deyince bilge kişi: "Kırılırsa tamiri mümkün olmayan bir musibet olur, çalınırsa ondan mahrum olur, ona muhtaç olursun. O sana gönderilmeden önce, sen fakirlik ve musibetten emindin," der. Bilge kişinin dediği gibi olur, bir gün kadeh kırdır, kral buna çok üzülür, adeta onun için bir musibet olur ve: ”Bilge kişi doğru söylemiş, keşke bu kadeh bana gönderilmeseydi," der. |
﴾ 26 ﴿