20Yüce Allah bu âyetten sonra onların, ”Bu ne biçim Peygamber ki yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor" demelerine karşılık şöyle buyurdu:" Rasûlüm! Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de, şüphe yok ki, istisnasız yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. Bu durum onların Peygamberliğine engel olmadı. Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı, diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık. Yani Biz, fakirleri zenginlerle, hastaları sağlıklı kişilerle, avamı seçkinlerle ve zayıfları kuvvetlilerle denedik. Bakalım sabredecek misiniz? Âyetin bu bölümünde, onların denendikleri şeye sabretmelerine teşvik vardır. Nitekim Ebu'l-Leys şöyle demiştir: ”İfade, her ne kadar som şeklindeyse de, emir niteliği taşımaktadır ve 'sabredin' denmektedir." Yüce Allah, başka bir âyetinde: ”Onlar Allah'a tevbe etmezler mi?..." (Maide: 74) buyurmaktadır ki bu, ”Tevbe etsinler" demektir. Rabbin her şeyi -sabredenleri ve sabırsız olanı- hakkıyla görmektedir. İmam Gazali şöyle demiştir: ”Basîr, toprak altındaki şeyleri bile görebilecek derecede hassas bir görme özelliğine sahip olan demektir. Kulun görme ile ilgili durumu ortadadır. Ancak onun görmesi zayıf ve kısıtlıdır. Çünkü insan, gizli olan şeyleri değil, sadece açık ve ortada olan şeyleri görebilir. İnsanın görmesinin dini açıdan iki hedefi vardır: a- Gözün, âyetlere, insanın aklına durgunluk verecek şeylere ve göklere bakmak için yaratıldığını bilmesi. Bu bakış şüphesiz bir ibret niteliği taşır. Nitekim Hazret-i İsa'ya, 'İnsanlardan senin gibi olan var mıdır?' diye sorulduğunda: 'Kim ibret için bakar; düşünmek için susar ve Allah'ı anmakla meşgul olursa, benim gibi olur' diye cevap vermiştir. b- Yüce Allah'ın kendisini gördüğünü ve sözünü işittiğini bilmesi. Yaratan'ın onu görmesi ve kendisinden haberdar olmasını basite almamalıdır. Kim, Allah'tan gizleyemediğini başkasından gizlemeye kalkışırsa, Allah'ın bakışını hafife almış olur. Bu tarz bir gözetim ve denetim altında bulunmak, imanın meyvalarından birini oluşturur. Şu halde, Allah'ın kendisini gördüğünü bile bile günaha dalan ne kadar cesur, görmediğini sanan da ne kadar inançsızdır."(2) |
﴾ 20 ﴿