15Yemin olun ki Biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim vermişizdir. Yani, onların her birine uygun dinî ilimler ve hükümlerden başka zırh yapımı, dağların tesbih etmesi, kuşlar ve hayvanların dilleriyle ilgili birtakım bilgiler verdik. Şüphesiz Allahü teâlâ, yedi kişiye yedi şey öğretmiştir: Hazret-i Âdem'e eşyanın isimlerini öğretmiş ve bu durum, Âdem'e secde edilmesine vesile olmuş; Hızır'a feraset ilmini öğretmiş, bunun neticesinde Hazret-i Mûsa ve Yuşa gibiler kendisine talebe olmuş; Hazret-i Yusuf'a rüya tabir edilmesi öğretilmiş ve bunun sonucunda ailesini ve ülkesini bulmuş; Hazret-i Davud'a zırh yapması öğretilmiş ve bu durum onun, liderliğe ve üstünlüğe ermesine vesile olmuştur. Öte yandan, Hazret-i Süleyman'a kuş dili öğretilmiş, bunun neticesinde Belkıs'ı bulmuş; Hazret-i İsa'ya kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiş ve bu durum, kötülükle ilgili töhmetin kendisinden uzak olmasına vasıta olmuştur. Nihayet Hazret-i Rasûlüm Muhammed (sallalahü aleyhi ve sellem)'e şeriatı ve tevhidi öğretmiş ve bunun sonucunda o şefaat hakkını elde etmiştir. Onlar: Her biri, kendisine verilen ilimden dolayı şükrederek: 'Bizi, mü'nıin kullarının birçoğundan bize ilim vermesiyle üstün kılan Allah'a hamdolsun' dediler. Bu ifade, ilmin üstünlüğünü ve ilim ehlinin şerefini en açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu sebeple Hazret-i Davûd ve Hazret-i Süleyman Peygamberler, kendilerine verildiği halde başkalarına verilmeyen mülkü dikkate almaksızın ilimden dolayı şükrederek ilmi, üstünlüğün temeli saymışlardır. Söz konusu ifade aynı zamanda âlimleri, Allah'ın kendilerine lütfundan ihsan ettiği şeylerden dolayı O'na hamdetmelerine ve alçak gönüllü olmalarına teşvik etmektedir. "Fethu'l-Mevsilî" şöyle demiştir: ”Hastadan yiyecek, içecek ve ilâç alıkonduğu zaman o hasta ölmez mi? İşte kalp de ilim, düşünce ve hikmetten soyutlandığı zaman ölür." |
﴾ 15 ﴿