17

Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ki her cins yaratık kendi başına bir ordudur. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: ”...Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilemez..." (Müddessir : 31)

Müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetine toplandı; ”Haşr" topluluğu yerinden çıkarmaktır.

"Keşful-Esrâr" da şöyle denmiştir: ”Ordu anlamındaki ”cünd", çoğul getirilmemesine rağmen Allahü teâlâ bu âyette ”cunûd" şeklinde çoğul getirmiştir. Çünkü bu askerlerin cinsleri farklıdır." Yani, ordular sefere çıkmak üzere Hazret-i Süleyman için toplandılar. Nitekim Şam'dan itibaren Yemene kadar ona aitti. Bu sebeple sefere çıkmak istediği zaman emreder ve bu emir üzerine, orduları kitleler halinde toplanırdı.

Hazret-i Süleyman'ın saltanatının çok güçlü olduğunu göstermek için âyette öncelikle cinler dile getirilmiştir. Çünkü cinler, çok hareketli olup onları toplamak ve emir altına almak çok güçtür.

Hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. ”vez':" Dağılmayı ve yayılmayı önlemek ve buna engel olmaktır. Yani, büyük bir ordunun düzeninde olduğu gibi, onların bir araya gelmesi, toplanması ve dağılmaması için hepsini alıkoydu.

Rivayete göre Hazret-i Süleymanın ordugâhı yüz fersah uzunluğunda ve yüz fersah eninde idi. Cinler de ona bir fersah ebadında bir yaygı dokumuşlardı. O, bu yaygı üzerinde oturuyor ve etrafında da 600.000 kadar kürsü bulunuyordu. Kuşlar, onu güneşten korumak için kanatları ile gölgelendiriyor, saba rüzgârı bu yaygıyı bir aylık bir mesafeye götürüyor, böylece Hazret-i Süleyman, gökle yer arasında seyrediyordu.

Yine naklediliyor ki Hazret-i Süleyman, bir çiftçinin yanından geçerken çiftçi kendi kendine şöyle demiştir: ”Gerçekten Hazret-i Davud'un ailesine büyük bir mülk verilmiştir." Rüzgâr bu sözü Hazret-i Süleyman'ın kulağına iletince binitinden inmiş çiftçiye kadar yürüyerek ona şöyle demiştir: ”Allah'ın kabul ettiği bir ”sübhânallah" sözü Davud'un ailesine verilenden daha değerlidir."

Hazret-i Süleyman, Rasûlüllahin şehri olan Medine-i Münevvere'ye de uğramış ve şöyle demiştir: ”Burası, âhir zaman peygamberinin hicret yurdudur. Ona iman edene müjdeler olsun, ona tâbi olana müjdeler olsun ve ona uyana müjdeler olsun!"

17 ﴿