19(Süleyman) onun sözüne gülümseyerek... Yani, sözüne gülümseyerek başladı. Çünkü o, karıncanın tedbirli hareketine, uyarısına, hem kendi menfaatini hem de hemcinslerinin menfaatini bilmesine hayret etmiştir. Peygamberlerin gülmesi ise gülümsemeden ibarettir. Tabiatiyle insan, alışık olmadığı bir şeyi gördüğü veya duyduğu zaman hayrete düşer ve gülümser. Bazı Müfessirler şöyle demişlerdir: ”Hazret-i Süleyman gülmüştür. Gülmesinin görünen cephesi, karıncanın sözüne hayret etmesi ve görülmeyen cephesi ise, Allahü teâlâ'nın ona karıncanın sözünü anlama kabiliyetini lütfetmesine sevinmesi, şöhretli durumundan, takva ve şefkat konusunda ordularının durumundan mutluluk duy maşıdır." Allah'ın, ”Süleyman ve orduları farkına varmadan ” ifadesi, onların atlı ve yaya olduklarını göstermektedir. Dedi ki: 'Ey Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimete şükretmemi... Bana ilim, peygamberlik, saltanat vb. yi lütfettiğin gibi babam Hazret-i Davud'a peygamberlik, dağlar ve kuşların kendisiyle birlikte tesbih etmesini, zırh yapmasını, demiri eritmesini ve benzeri şeyleri ve anneme de aynı inancı paylaşmayı lütfettin. Nitekim annesi, iyi ve temiz bir kadındı ve kendisine şöyle demişti: ”Yavrum! Geceleyin çok uyuma. Çünkü çok uyku kişiyi kıyamet günü fakir bırakır." Hazret-i Süleyman, anne ve babasına yapılan ikramın aynı zamanda kendisine yapılmış saydığım, dolayısiyle buna şükretmek gerektiğini dikkate alarak onları da dile getirmiştir. Ve şükür için bütünüyle hoşnut olacağın ve benden kabul edeceğin iyi iş yapmamı gönlüme getir. ”vez"' Daha önce geçtiği gibi, dağılmayı ve yayılmayı önlemek ve buna engel olmaktır. Yani, nimetine şükretmem için beni kendime hakim kıl ki, asla sana şükretmekten uzak kalmayayım. Nitekim nimet şükredildiği zaman yerleşir ve nankörlük ettiğinde de yok olur gider. : Müminlerin emiri Hazret-i Ali şöyle demiştir: ”Size, nimetin bir kısmı ulaşınca az şükretmekten dolayı tamamını kaçırmayın." Yani, sahip olduğu nimetlere şükretmeyen müstakbel nimetlerden mahrum kalır. Rahmetinle ki bir kimse cennete ameli ile değil, ancak Allah'ın rahmet ve lütfü sayesinde girer. Beni iyi kullarının arasına, cennete koy.' Bu kullar, peygamberler ve onlara her yönüyle tâbi olan kimselerdir. |
﴾ 19 ﴿