21

Ya bana mazeretini beyan eden

apaçık bir delil getirecek ya da mutlaka onu şiddetli bir azaba uğratacağım tüylerini yolup karıncaların onu yemesi için bu vaziyette güneşin, altına bırakacağım veya aynı cinsten olmayan kuşlarla bir kafese kapatacağını

yahut hemcinslerinin ders alması için

boğazlayacağım!' Bu ifade, ülkenin muhafazası ancak, üstün bir siyaset ve tam bir adalet anlayışı ile gerçekleştiğine işaret etmekledir.

Hikâye edildiğine göre Hazret-i Süleyman Kudüs'teki Beyt-i Makdis'in inşaatını tamamlayınca hac için yola çıkmış ve Harem-i Şerifte dilediği kadar kaldıktan sonra Yemene gitmeye karar vermiştir. Hüdhüd de ona su rehberliği yapıyordu. Nitekim Hüdhüd, bardaktaki suyu gördüğü gibi yerin altındaki suyu da rahatlıkla görüyor, yakın mı uzak mı olduğunu anlıyor ve gagasıyle yeri eşeleyerek suyun yerini gösteriyordu. Bu arada şeytanlar da gelerek, kesilen hayvanın derisinin soyulduğu gibi toprağı altüst ederek suyu çıkarıyorlardı. İşte Hazret-i Süleyman Hüdhüdu bunun için arayıp sormuştu.

21 ﴿