40Süleyman bundan daha çabuk istiyorum dediği zaman kitaptan ilmi olan kimse ise: Bu şahıs, Asaf b. Barhiya olup çok doğru biriydi; ilâhî kitapları, okuyor ve İsm-i Azami biliyordu ki, bununla Allah'a duâ edilince Allah da o duayı kabul eder. Allahü teâlâ onu, Hazret-i Süleyman'a yardım ve işini organize etmesi için yaratmıştır. Âyet-i Kerime’de geçen ”kitaptan" maksat da Hazret-i Mûsa, Hazret-i İbrahim ve diğer peygamberlere indirilmiş olan herhangi bir kitaptır. 'Gözümü açıp kapamadan ben onu sana getirebilirim' dedi. "Tarf: Birşeye bakmak için göz kapaklarını açıp kapamaktır. Bu, hızlılıkta maksimum sınırdır ve bu konuda kullanılan bir deyimdir. Çünkü göz kapaklarını açıp kapamak arasında herhangi bir süre geçmemektedir. Kitaptan ilmi olan kimse getirip (Süleyman) onu yanıbaşına yerkşivermiş, göz açıp kapayıncaya kadar olan bir süre içinde önünde hazır ve sabit bir halde görünce: Süleyman, nimetten dolayı şükretmeye koyularak: 'Bu,' dedi, bu çok kısa süre içerisinde tahtın gelmesi, benim tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan Allahü teâlânın sırf bir lütfü olduğunu görmek suretiyle 'şükür mü edeceğim yoksa onda kendimin payı olduğunu görmek ve O'nun emrini yerine getirmede kusurlu davranmak suretiyle nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere haketınememe rağmen Rabbimin bana olan lütfundan ve ikramından dır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Çünkü şükür, mevcut nimete sahip olmak ve kaybolan nimeti ise yakalamaktır. Nankörlük eden de yani nimetin değerini idrak edemeyerek şükretmeyen ve o nimetin hakkını yerine getiremeyen de ki, nankörlüğünün zararı ona aittir. Bilsin ki, Rabbim müstağnidir, o şahsın şükretmesine ihtiyacı yoktur çok kerem sahibidir,' şükretmeye de lütfünü esirgemez ve azabını tehir eder. Âyet-i Kerime’de, kerametlerin ispatı konusunda iki açıdan delil vardır: Birinci olarak, cinlerden olan ifrit, Belkıs'ın tahtını Hazret-i Süleyman makamından kalkmadan önce getirebileceğini iddia ettiği zaman Hazret-i Süleyman onu inkâr etmemiş, aksine: ”Ben, bundan daha çabuk istiyorum" demiştir. Bu, cinlerden olan ifrit için mümkün olabildiğine göre Allahü teâlâ'nın bazı velî kulları için nasıl mümkün olmaz? İkinci olarak, kitaptan ilmi olan Hazret-i Süleyman'ın veziri Âsaf, peygamber değildi. Buna rağmen söz konusu tahtı, Kur'an'ın beyan buyurduğu gibi, Hazret-i Süleyman gözünü açıp kapamadan getirmiştir. Keramet: Bir şahıs tarafından, peygamberlik davası ile ilgisi bulunmaksızın harikulade olan bir şeyin ortaya konmasıdır. Gerçek imanla ilgisi olmayan kısmına ”istidrâc"; peygamberlik davası ile alâkalı olana ise ”mucize" denir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: ”Nice saçı karışık tozlu ve eski elbiseli olduğu için kendisine önem verilmeyen öylesi vardır ki, Allah'a yemin etse Allah onun yeminini boşa çıkarmaz." (2) |
﴾ 40 ﴿