29Eğer Allah'ı, Peygamber'ini yani Allah’ın rasûlüni, onunla birlikte olmayı, hoşnutluğunu -burada Allah'ın zikredilmesi, Hazret-i Peygamber'in O'nun katındaki yüceliğini ortaya koymak içindir.- Ve âhiret yurdunu, dünyanın ve dünyada bulunan her şeyin, yanında hiçbir değer ifade etmeyen âhiret nimetlerini diliyorsanız bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için güzel davranmalarına karşılık, iç yüzü ve kapsamı bilinmeyen büyük bir mükâfat hazırlamıştır.' Âyetteki ”min" lâfzı beyan için gelmiştir. Çünkü Hazret-i Peygamber'in eşlerinin hepsi güzel davranan ve dünyadaki kadınların en üstün olanlarıdır. Allahü teâlâ bu ifadesiyle onların, kendi rızaları yerine Allah ve Rasûlünün rızasını tercih etmelerindeki güzel davranışlarını bildirmiştir. Bu âyet indiği zaman Hazret-i Peygamber, işe ilk olarak Hazret-i Âişe'den başlamıştı. Hazret-i Âişe'ye olan muhabbeti daha çoktu. Ona bu âyeti okuması ve söz konusu durumdan kendisini haberdar etmesi üzerine Allah'ı ve Peygamberini tercih etmiştir. Rivayet edilmiştir ki, Hazret-i Peygamber Hazret-i Âişe (radıyallahü anh)'ye şöyle demiştir: ”Şüphesiz sana bir emir hatırlatıyor ve arzu ediyorum ki, anne ve babana danışmadan bu konuda acele etmezsin." Şurası bir gerçek ki, Rasûlüllah, Hazret-i Âişe'ye anne ve babasının kendisinden ayrılmasını emretmeyeceklerini biliyordu. Bunun üzerine Hazret-i Âişe: ”Ey Allah’ın rasûlü! Nedir o emir?" deyince Hazret-i Peygamber ona bu âyeti okudu. Hazret-i Âişe: ”Anne ve babama bu konuda mı danışacağım? Hayır. Ben Allah'ı, Peygamberini ve âhiret yurdunu tercih ediyorum," dedi. Ardından diğer hanımlar da Hazret-i Âişenin tercihi doğrultusunda tercihlerini kullanmışlardır. Hazret-i Peygamber eşlerinin kendisini ve ebedî nimeti, geçici olana tercih ettiklerinden Allah onlara lütufda bulunmuş ve Hazret-i Peygambere başka biriyle evlenmesini haram kılarak daha sonra kaydedileceği şekilde şöyle buyurmuştur: ”Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, bunları başka hanımlarla değiştirmen sana helâl değildir. ” (Ahzâb: 52) |
﴾ 29 ﴿