10

Yemin olsun ki, Davud'a gerek İsrailoğullarmdan olan peygamber lere, gerekse diğer peygamberlere karşı

tarafımızdan bir üstünlük ver dik. Nitekim bu durumu şu âyet de göstermektedir: ”O peygamberler ki, Biz onlardan bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık..." (Bakara: 253) Bu üstün lük, âyette ifade edildiği gibi dağların tesbih etmesi, kuşların emrine amade kılınması ve demirin yumuşatılmasıdır. Bunlar, ona mahsus mucizelerdir. Onun üstünlüğü bunlarla da sınırlı kalmaz. Aynı zamanda Allahü teâlâ ona

Zebur'u vermiş, lütuf ve ikram babında da şöyle buyurmuştur:"... Davud'a da Zebur'u verdik." (İsrâ: 55)

Davud (aleyhisselâm)'la Hazret-i Peygamberimiz arasındaki fark şudur: Davud'kı ilgili üstünlük ”fadlen" kelimesiyle nekre (belirsiz) olarak ifade edilmiş olup bir nevî üstünlük, demektir. Oysa Hazret-i Peygamber Efendimiz hakkında şöyle buyrulmuştur: ”...Allah'ın lütfü sana gerçekten büyük olmuştur." (Nisâ: 113) Bu radaki lütfün ”büyük" sıfatı ile nitelenmesi, bu lütuf ve üstünlüğün geniş kap samlı olduğunu göstermektedir.

'Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin' yani o tesbih ettikçe ardın dan siz de onun söylediğini tekrarlayarak tesbih edin

(dedik.) Kuşları da (onun emrine verdik.)

Kurtubî şöyle demiştir: ”Güzel ses, Allahü teâlâ'nın bir ikramıdır. Fakihlerin birçoğu okurken kelimenin yapısını bozacak ve ifadeyi doğru anlaşıl maktan uzaklaştıracak yanlış bir eda olmamak kaydıyla sesin güzelleştirilmesini ve nağme yapılmasını uygun görmüşlerdir. Çünkü bu tarz okuyuş, kalbin yumuşamasına ve korkunun harekete geçmesine vesiledir."

Ona demiri yumuşattık. Yani onu kendiliğinden mum ve hamur gibi yumuşak kıldık. Artık onu ateşte kızdırmadan ve çekiçle dövmeden elinde is tediği şekle sokmaktadır. Ya da diğer insanların gücüne göre mum nasılsa ona verdiğimiz güce göre onu da öyle yumuşak kıldık. Davud (aleyhisselâm) cüsseli değil idiyse de ona bedensel güç verilmiştir.

10 ﴿