13

Onlar Süleyman'a köşklerden, ”mehârib", ”mihrâb" kelimesi nin çoğuludur. Mihrâb ise: oda, evin baş köşesi ve güzel yeri, imamın cami tle namaz kıldırdığı yer ve hükümdarın insanlardan uzak kaldığı yer, saray ve köşk demektir. Sözkonusu yerler, korunduğu ve onlardan dolayı mücadele edildiği için bu adla anılmıştır.

Heykellerden ”heykel": birinin veya bir şeyin cam, bakır, mermer vs. den şeklinin yapılmasıdır.

Bil ki, heykelciliğin haram oluşu Müslümanlıkla birlikte gelen bir hükümdür. Heykel yapmak, İslâm ümmetinden önce mubahtı. Fakat bu ümmete haram kılınmıştır. Çünkü Hazret-i Peygamber’in kavmi heykellere, yani putlara tapıyorlardı. Bu sebeple Allah Rasûlü, heykelcilikle uğraşmayı nehyetmiştir. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: ”Kim bir suret yaparsa o surete ruh üfleyinceye kadar Allah ona azap eder. O kişinin ona ruh üflemesi mümkün değildir" Bu hadis, ruhu olan bir varlığın sûretini yapmanın haram olduğunu göstermektedir. Fakat ruhu bulunmayan bir şeyi tasvir etmek, anlamsız şeyle meşgul olma yönü itibariyle mekruh ise de buna ruhsat verilmiştir.

Öte yandan Nisâbu'l-İhtisâb isimli eserde şöyle denmiştir: ”Evini, içinde resim ve heykellerin yer aldığı nakışlarla süsleyen kimse hesaba çekilir. Çünkü evde bulunan resim, meleklerin eve girmesine engel olur. Cebrail (aleyhisselâm) şöyle demiştir: ”Biz, içerisinde köpek veya resim bulunan bir eve gir meyiz" Ancak süsleme, resmin yer almadığı bir nakışla olursa bunda bir sakınca yoktur."

Büyük havuzlar gibi çanaklardan ve sabit taşınması güç, yerlerinden hareket ettirilemeyen

kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Bu hitaptan maksat, Süleyman (aleyhisselâm)'dır. Çünkü bu ifade onun kıssası arasında geçmiştir. Buradaki hitabın çoğul olması, tazim için olabileceği gibi Süleyman (aleyhisselâm)'ın evlâtları yanında kendisine uyanların hepsi, ya da ümme tinden şükredenler için de olabilir. Buna göre mana şöyledir: Ona veya onlara dedik ki,:

Şükredin. Yani size verdiği üstünlük ve diğer nimetlerden dolayı Allah'a şükrederek kulluk ve itaat edin! Çünkü nimet ortada olduğu gibi şükrün de ortaya konması gerekir.

Kullarımdan kalbi, dili ve organlarıyla çoğu vakitlerinde

gereği gibi şükreden pek azdır. Bu sebeple şükrün hakkını yerine getiremez. Gerçekten şükürde muvaffak olmak, başka bir şükrü gerek tiren bir nimettir. Bu sebeple şöyle denmiştir: ”Gereği gibi şükreden, şükür den âciz olduğunu görebilendir. İmam-ı Gazâlî de: ”Allahü teâlâ'nın nimetleri ne şükretmenin en güzel şekli, kişinin o nimetleri O'na isyan etmek için kullanmaması, aksine itaat için kullanmasıdır. Bu da Allah'ın tevfîki ile olur." demiştir.

13 ﴿