15Yemin olsun, Allah'a yemin olsun ki, Sebe' b. Yeşceb’in evlâtlarından olan Sebe' kavmi için oturduğu yerlerde yani onların Yemen'de bulundukları kentte - ki, burası, San'a ile arasında üç günlük bir mesafe bulunan Me'rib'dir. Sebe'den maksat ise Neml sûresinde geçen Belkıs'ın ülkesidir. - Bu kavmin daha önceki ve sonraki durumlarının mülahazasıyla yaratanın varlığını, O'nun her şeye gücü yettiğini ve iyilik edenleri mükâfatlandıracağını, kötülük edenleri de cezalandıracağını gösteren apaçık bir işaret vardır. Bu durumu ancak âlimler bilir ve ondan ancak akıllı kimseler ibret alır. Gerçekten Allah, söz konusu Sebe' kavmine, ilâhî lütuf gereği, ihsan ve ikramda bulunmuş, ardından nankörlükleri yüzünden ilâhî kahır gereği onları bu nimetlerden mahrum bırakarak yurtlarını harap etmiştir. Sağlı sollu iki bahçe vardı. Söz konusu iki bahçeden maksat, sadece iki bahçe değil, iki bahçe kümesidir. Bir bahçe kümesi ülkelerinin sağında, di ğeri de solunda bulunuyordu. Bu iki bahçe kümesinden her biri, birbirine yakın bahçelerden oluştuğu için tıpkı tek bir bahçe gibiydi. Ya da onlardan herbirinin, biri evinin sağında, diğeri de solunda olmak üzere iki bahçesi vardı. (Onlara:) 'Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na sizi rızıklandırma sından dolayı dille, kalple ve diğer organlarla şükredin. Bu ifadeyi peygamberleri, kendilerine olan nimetin haklarını hatırlatmak için söylemiş ola bileceği gibi lisan-ı hal ile de söylemiş olabilir. Ya da bu mesaj onlara böyle bir sözün söylenmesini hakettiklerini açıklamaya yöneliktir. İşte ülkeniz hoş bir memleket ve size rızık olarak güzel şeyleri lütfeden, şükretmenizi talep eden Rabbiniz, kendisine şükredenlerin kusurlarını bağışlayan bir Rab' dır (denildi.) "Hoş bir memleket" denmesinden maksat şudur : Yani o ülke verimsiz değil, aksine hoş ürünler yetiştirecek şekilde verimli, münbit bir yerdi. Ya da havası ve suyu güzeldi. Hatta havasının güzel olmasından dolayı orada sivri sinek, sinek, pire, akrep, yılan vb. insanlara zarar veren şeylerin bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu sebeple o ülkede afetler ve hastalıklar yoktu. İbn Abbas şöyle demiştir: ”Hava bakımından ülkelerin en güzeli ve en verimlisiydi. Kadın, başının üzerinde sepet olduğu halde komşusunun evine gitmek üzere evinden çıkıyor, hem yürüyor, hem de el işi ile uğraşıyordu. Bu arada elini hiç uzatmadan düşen değişik meyvelerle sepet doluyordu." Birinin şöyle dediği hikâye edilmiştir: ”Hacca gitmek istedim ve bu amaçla 350 dirhem biriktirdim. Bu arada hamile bir kadın yanıma geldi ve bana: ”Şu evden yemek kokusu geliyor. Bebeğimin düşmemesi için ne olur o eve git de bana yiyecek bir şeyler getir" dedi. Bunun üzerine gittim ve evin sahibine durumu anlattım. Ev sahibi ağlayarak şöyle dedi: ”Benim çocukla rım vardır ve onlar bir haftadır yemek tatmadılar. Bugün kalktım ve ölü hay van eti getirdim. Onlar şu an onu pişiriyorlar. Zaruret içinde bulunduğumuz için bu bize helâl fakat sana haramdır. Bu sebeple ondan sana nasıl verebili rim?" Bu sözü ondan duyunca çok duygulandım ve söz konusu paramı ona vererek kendi kendime: 'Haccım budur. Allahü teâlâ bunu en güzel şekilde ka bul etsin.' dedim." |
﴾ 15 ﴿