23

İddia etmekte oldukları gibi

Allah'ın huzurunda, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaati hiçbir şekilde

fayda vermez. Sade ce şefaati hak eden kişilere, Allah'ın izin verdiği kimselerin şefaati fayda ve rir. Bunların dışındakilere ise asla fayda vermez. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurur: ”...izni olmadan katında kim şefaat edebilir?..." (Bakara: 255) ”Şefaat": Birinin, başka biri için af ve lütuf talep etmesidir.

Nihayet onların yani şefaat edeceklerle kendilerine şefaat edilecek mü'minlerin

kalplerinden korku giderilince kendilerine şefaat edilecek ler

şöyle derler: İzin konusunda Rabbiniz ne buyurdu? Çiinkü onlar, şefa at iznine muhtaçtırlar ve O'nun emrine önem vermektedirler. Oysa kâfirler, şefaat dileme durumundan uzak ve kalplerinden korkunun giderilmesinden fersah fersah ötedirler. Böyle olunca kendilerine şefaat için nasıl izin verilir?

Denmiştir ki, kendilerine şefaat edilecekler izin isteme ve dilekte bulunma durumunda uzun bir süre beklerler. Nihayet kalplerindeki korku giderilip dileklerine kulak verileceği müjdesi ortaya çıkınca:

'Rabbiniz ne buyur du?' diye sorarlar. Bunun üzerine.

Onlar da: Yani şefaat edecekler de:

'Hak olanı buyurdu' derler. Bu hak, hak edenler için şefaat izninin verilmesidir. Şefaat edecekler, şefaat için doğrudan izin talebinde bulunacaklardır.

O, yücedir, büyüktür. Yani O, yücelik ve büyüklükte, hükümranlık, zat, sıfat, söz ve fiil açısından tektir. Bu sebeple O'nun izni olmadan insanların en şereflilerinden biri dahi konuşamaz. Gerçekten O, büyüktür. Her şey O'nun büyüklüğü yanında basit kalır.

23 ﴿