39

De ki,: 'Rabbiın, denemek ve bir hikmet için

kullarından dile diğine bazen

bol rızık verir ve bazen de

kısar. Bu ifade tek bir şahısla ilgili, daha önce geçen aynı anlamdaki âyet ise iki ayrı şahısla ilgilidir. Bu sebeple burada bir tekrar söz konusu değildir.

Siz Allah için ne verirseniz O, onun yerine başkasını verir. Yani Allah'a itaat hayır ve iyilik yolunda ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir; dünyada ona mal verir, kana at verir, âhirete ise sevap ve çeşitli cennet nimetlerim verir. Öyle ise fakirlikten korkmayınız, dünyada ve âhirette Allah'ın lütuflarını elde etmeye çalışınız.

O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.' Başkası ise Allah'ın rızkını ulaştırmada sadece bir vasıtadır. Dolayısıyla gerçek anlamda rızık vermekle ilgisi yoktur. Allahü teâlâ herkese tükenmeyen hazinelerden lütfeder.

Bahru'l-Ulûm'da şöyle geçmektedir: ”Kulların yararına olan şeyleri yapmak en büyük itaat ve en şerefli ibadet olunca -ki, bu, peygamberlerin ve sâlih kulların görevlerinden biridir.- Allahü teâlâ onlara âyet-i kerimede bu yararlı hizmetlerin birini göstermiş ve onu teşvik etmiştir. Nitekim Hazret-i Peygamber de buna teşvikle ümmetine şöyle buyurmuştur: ”Bütün insanlar Allah'ın iyâli, yani bakımlarını üstlendiği kişilerdir. En çok sevdiği kişi ise aile fertleri için en faydalı olan kişidir."

el-Askerî şöyle demiştir: ”Hadisteki bu ifade mecazîdir. Allahü teâlâ kulların rızkını üzerine alıp tekeffül edince insanlar da tıpkı O'nun iyâli gibi addedilmişlerdir."

Hadis-i şerifte: ”Her iyilik bir sadakadır' buyurulmuştur. ”Her iyilik bir sadakadır" ifadesinin anlamı, infak etmenin malla sınırlı kalmaması demektir. Aksine mal, söz, iş, ilim ve dinî bilgiden müteşekkil her iyiliği içine alır. Allah'ın zâtı ile ilgili bilgi, bunların en üstünü ve en şereflisidir. Çünkü malların faydası bedenler için, dînî bilgilerin faydası ise kalpler ve ruhlar içindir.

39 ﴿