13Eğer onlar, Kureyş kâfirleri, bu beyandan yani göklerin, yeryüzünün, onların içinde bulunan cisimlerin yaratıldığına dair olan beyandan sonra imandan yüzçevirirlerse onlara de ki,: 'İşte sizi Âd ve Semûd'un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyarıyorum' ve korkutuyorum. Âyet metninde dili geçmiş zamanın kullanılması (uyardım), uyarının gerçekleştiğine delâlet etmek içindir. Bu uyarı, uyarıcının varlığını göstermektedir. Âyet metninde yer alan ”saika" (yıldırım), yıldırım gibi etkisi çok şiddetli korkunç bir azap demektir. ”Saika" aslında gökten yere inen ve düştüğü yeri yakan ateş parçası (yıldırım) demektir. Burada istiare sanatıyla şiddetli azap anlamında kullanılmıştır. Şiddetli azapla yıldırım arasındaki benzerlik de şiddet ve korkunçluktur. Burada Yüce Allah şöyle demiş olmaktadır: Onlara de ki,: İşte sizi Ad ve Semûd'un başına gelen yıldırım benzeri bir yıldırıma karşı uyarıyorum. Artık sizin hakkınızda üzerinize azabın indirilmesinden başka herhangi bir çare kalmamıştır. Bu öyle bir azaptır ki, sizden önce inatçılık eden ve bunda direnen, bunun yanında Yüce Allah'tan onu ve rızasını talep etmekten yüzçeviren kimselere inen azaptır. Onlar yalanlamada, inkârda ve inatçılıkta sizlerin selefinizdir. Sizler onların yoluna girdiniz ve helak olmakta da onlar gibi olacaksınız. Mukâtil der ki,: ”Âd ve Semûd kavmi amca çocukları idi. Mûsa ve Karun da amca çocukları idi. İlyas ve Elyesâ amca çocukları, İsa ve Yahya ise teyze oğulları idiler. Bu iki kabilenin burada özellikle zikredilmesi, Kureyşlilerin yazın ve kışın yaptıkları yolculuklarında geçtikleri yol üzerinde olmaları ve onların helaklerine dair izleri görmelerindendir." |
﴾ 13 ﴿