52De ki,: 'Bana haber veriniz, eğer o Kur'an Allah tarafından ise siz de onu düşünmeden, delillerini araştırmadan, iman etmeyi gerektiren birçok deliller varolduğu halde inkâr etmişseniz o zaman uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim vardır?' Sizden daha sapık kim vardır? Çünkü Allah'ın katından indirilmiş olan bir şeyi bu öncekilerin hikâyeleridir, mitolojileridir gibi sözler söyleyerek ve benzeri iftiralar atarak inkâr eden kimse, Allah'a düşman olmuştur. Bir başka ifadeyle bu kimse Allah'ın düşmanı ve O'na muhaliftir. Hem de barışmamacasına uzak bir muhalif, dostluktan tamamen ayrı bir düşmandır. Şüphesiz böyle olan bir kimse son derece sapıktır. Bu âyet-i kerimede işaret olunuyor ki, kulun başına gelen bütün belâlar, sıkıntılar, zararlar ve sevinçler Allah kalındandır. Eğer kul bunları teslimiyet ve hoşnutlukla kabul eder, sıkıntı ve rahatlıkta, bollukta ve darlıkta mevlâsma şükrederek sabrederse işte bu kişi Allah'a yakın olan hidayete ermişlerden olur. Buna karşılık bu belâları inkârla ve bana yardım edilmedi diye sabırsızlıkla karşılarsa bu da Allah'tan uzaklaştırılmış, yolunu şaşırmış bedbahtlardan olur. Nasıl ki, ateş, odundan hiçbir parçayı geri bırakmaz, yakar kül ederse belâlar da vücuda zarar veren hiçbir şeyi geride bırakmaz. Aklı başında olan bir kimse, acaba dünyada rahatlığı nasıl umabilir? Dünya sıkıntı yurdudur, bir haberde ”Dünya müminin hapishanesidir ” denmiştir. Mü'min dünyada rahat edemez. Dünya hayatı azlıktan veya bir hastalıktan ya da zilletten uzak değildir. İnsanın en büyük rahatı âhirettedir. Kâfir dünyada ve âhirette kaybetmiştir. Kula düşen, doğru yol üzere yürümek, ayağının kaymasından ve Allahü teâlânın mekrinden her zaman korkmaktır. |
﴾ 52 ﴿