17Kitabı, ilâhî kitapları ve hakların kendisiyle tartıldığı ve insanlar arasında adaletin sağlandığı mizanı, içindeki hükümlerde ve verdiği haberlerde hak olarak bâtıldan uzak olarak indiren Allah'tır. Ya da indirmiş olduğu inanç sistemini ve hükümleri hak olarak indiren Allah'tır. Allahu teâlâ mîzanı hak olarak indirdi ifadesini böyle anlamak mümkün olduğu gibi, ”bizatihi adaleti ve eşitliği indirdi" şeklinde anlamak da mümkündür. O, adaleti ve eşitliği, bunları ilâhî kitaplarda emrederek sağlamıştır. Bu durumda adalete mîzan isminin verilmesi herhangi bir nesneye onun aracının ve aletinin isminin verilmesi, kabilinden olur. Çünkü mîzan, adaletin aracıdır. Ne biliyorsun, belki de hak üzere konuşan kitabın, geleceğini haber verdiği kıyamet (saati) yakındır. Bu şu demektir; kıyamet gelmek üzeredir. Ey Rasûlüm Muhammed! O halde kitaba uy ve onun gereğince amel et. Amellerin tartılacak olduğu ve karşılığının verilecek olduğu o gün ansızın karşına çıkmadan önce adaleti uygulamaya devam et. Bu ifade insanların uzun emel beslemelerini yasaklamakta ve ecelin gelip çatacağı uyarısını yapmaktadır. Allahu teâlâ bizleri ve sizleri daima uyanık kılsın. Yukarıda yer alan ”Ne biliyorsun?" ifadesi, kıyametin durumu hakkında seni bilgi sahibi yapan nedir, demektir. Onun vukuu şiddetli olacaktır ve ne zaman olacağı gizlidir. Öyle bir kıyamet ki, hiç kimsenin aklı, mahiyetine erişemez. Bu ancak Bizden gelen bir vahiy ile anlaşılır. Râgıp der ki,: ”Verna edrâke" (Ne biliyorsun?) ifadelerinin Kur'an'da geçtiği her yerde ifade, şuna benzer şekilde devam etmiştir: ”Nedir o (Hâviye), bilir misin? Kızgın ateş." (Kâria: 10,11) ”Mâ yüdrîke" ifadesini, bu âyet-i kerimede olduğu gibi ”Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır" ifadesi takip etmemiştir. |
﴾ 17 ﴿