16

Fakat Biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kıyamet günü

kesinlikle intikamımızı alırız. Çünkü Allahü teâlâ onları dünyada açlık ve dumanla cezalandırmış, sonra Bedir savaşı gününde onlara ölümü ve esirliği tattırmıştı. Bütün bunlar basit azaptır. Büyük azap ise, kıyamet günü geldiğinde onları şiddetle yakalayıp almakla başlayacak ve dünyadakine benzemeyecektir.

Allahü teâlâ'dan bizi azabından ve cehenneminden korumasını, rızasına ve nimetine kavuşturacak yola ulaştırmasını diliyoruz.

Bazı müfessirler şöyle demişlerdir: ”Dumandan murad, kıyamet alâmetlerinden olup, kıyamet kopmadan önce gökten gelecek. Kâfirlerin kulaklarından girip başlarını, kebap olmuş, kızartılmış baş haline çevirecek; mü'min ise bu durumdan sadece nezle olacaktır. Bütün yeryüzü, içinde ateş tutuşturulmuş ancak dumanın çıkacağı bir deliğin bulunmadığı ev gibi olacaktır."

Bir hadiste: ”Kıyamet alâmetlerinin ilki, duman, Isa (aleyhisselâm)'nın inmesi ve Aden çukurundan çıkıp insanları mahşere, yani Şam ve Kudüs'e sürükleyecek olan ateştir," buyurulmuştur. Huzeyfe (radıyallahü anh) dumandan bahsederken âyeti okudu ve şöyle dedi: ”Doğu ile batı arasını kaplayıp, kırk gün kırk gece kalacaktır. Mümine nezle gibi bir şey olacak, kâfir ise sarhoş gibi olup burun deliklerinden, kulaklarından ve dübüründen duman çıkacaktır."

Huzeyfe b. Üseyd el-Gıfârî (radıyallahü anh) şöyle dedi: ”Biz aramızda konuşurken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi gördü ve: 'Ne konuşuyorsunuz?' dedi. Biz de: 'Kıyameti konuşuyoruz' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Kıyamet, kendisinden önce birtakım alâmetler görülmedikçe kopmayacaktır. Ve dumanı, deccalı, dâbbe'yi, güneşin batıdan doğmasını, Meryem oğlu Isa (aleyhisselâm)'nın inmesini, Ye'cüc ve Me'cüc'ü, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yerde yer batmasını, sonuncu olarak da Yemen'den, insanları mahşere kovalayacak olan ateşin çıkmasını zikretti.'"(2)

2- Hadisi Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî rivayet etti. Bkz. Câmiu'l-Usûl, 10/405.

Bu alâmetler, gerçek olarak peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haber verdiği gibi gözükecektir. Müfessirlerin bu sözüne göre kıyamet alâmetlerinden olan dumanın; ”Rabbimiz bizden azabı kaldır..." âyetinden: ”Muhakkak ki, biz azabı birazcık kaldıracağız" âyetine kadar olan kısmın yorumu şöyledir; Duman geldiğinde onunla azaba uğratılan kâfirler ve münafıklar acı içinde kıvranıp feryad ederek şöyle derler: ”Rabbimiz, bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz." Allah da kırk gün sonra onlardan azabı kaldırır. Azap kalkar kalkmaz da hemen beklemeksizin gerisin geriye dönerler. Kıyamet alâmetlerinin gözükmesi, teklifin kesilmesini gerektirmediği gibi inanmanın sıhhatine de zarar vermez. Kıyamet alâmetinin sürekli olması da gerekmez.

Bazı müfessirler şöyle dedi: ”Dumandan maksat; kıyamet gününde onlar kabirlerinden çıktıklarında olacak olandır." Buna göre ondan, gerçek mânâsı ve o mânânın gerektirdiği şeylerin kastolunduğu da ihtimal dahilindedir. Çünkü kıyamet korkusunun dehşetinden göz kararır. Öyle ki, hiçbir şeyi göremez, ancak üzerine karanlığın çöktüğü, her tarafına dumanın dolduğu halde gözlerini dolaştırır. Buna göre mânâ şöyle olur: Onlar ”Ey Rabbimiz azabı üzerimizden kaldır." Yani bizi döndür de salih ameller işleyim, derler. Allah da ”Biz azabı kaldıracağız." Yani eğer Biz azabı kaldırır, sizi oraya döndürürsek, yapmakta olduğunuz küfür ve yalanlamaya tekrar dönersiniz. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurdu: ”Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir." (En'âm: 28)

Bu üç tefsirden ilk tefsir, âyetin siyak ve sibakına daha uygundur.

16 ﴿