18

(Onlara dedi ki,:) 'Allah'ın kullarını bana bırakın. İsrail oğullarını bana bırakıp teslim edin ve onları atalarının vatanı olan Şam'a götürmem için benimle gönderin. Onları köleleştirip işkence etmeyin. Yani ben size Allah'tan, Allah'ın kullarını bana bırakmanız ve teslim etmenizi istemek için geldim.

Buna göre teslim etmek inanmaktan sonra gelmektedir. Nitekim diğer bir âyette şöyle demişlerdi: ”... Mutlaka sana inanacağız ve muhakkak Israiloğullarını seninle göndereceğiz." (A'raf: 134) Yine bunun gibi Nuh (aleyhisselâm) oğluna: ”Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma." (Hûd: 42) demişti. Yani inan ve bin. Zira binen ancak inanan kimseydi, binmek imandan kaynaklanmaktaydı.

Bazı müfessirlere göre de âyetin mânâsı: ”Ey Allah'ın kulları! Davetimi kabul edip iman ettikten sonra bana gelin," şeklindedir.

Çünkü ben sizin için güvenilir bir elçiyim. Vahyinde, elçiliğinde güvenilir, mucize davasında doğru birisiyim. Burada İsrail oğullarımn Firavun ve kavminin elinde Allah'ın bir emaneti olduğuna işaret vardır. Öyleyse onların Mûsa (aleyhisselâm)'ya güvenilir olduğu için teslim edilmeleri gerekirdi. Ancak onlar bu emanete hıyanet ettiler. Allah da onları bundan dolayı azabıyla yakalayıp aldı.

18 ﴿