FETİH SURESİMedine devrinde nazil olmuştur, 29 âyettir. Fetih sûresi yirmi dokuz âyettir. İhtilafsız Medine'de nazil olmuştur. Hudeybiye senesinde, Rasûlüllah Mekke'den dönerken inmiştir. Medine'de inmemişse nasıl Medenî olur? şeklinde bir itiraz gelirse şu cevabı veririz: Medenî; terim olarak Hicretten sonra inen sûrelere denir. İster Medine'de insin, ister başka bir yerde insin farketmez. Hicretten önce inen sûrelere de Mekkî denilir. 1Doğrusu Biz sana apaçık durumu açık veya hak ile bâtılı ayıran bir fetih ihsan ettik. Bir yeri fethetmek, zorla veya sulh yoluyla ele geçirmektir. Buradaki fetihten maksat, Mekke'nin fethidir. Bu Hazret-i Enes'den rivayet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye'den ayrıldığında bu fetihle müjdelenmiştir. Henüz gerçekleşmemiş olan fetihten, sanki olmuş gibi geçmiş zaman kipi ile bahsedilmesi, müjdeyi kuvvetlendirmek ve onun kesinlikle meydana geleceğini vurgulamak içindir. Ayrıca bu, haberi veren Allahü teâlâ 'nın şanının yüceliğine de işarettir. Râğıb el-Isfahânî bu âyetle ilgili olarak şöyle der: ”Biz sana fetih ihsan ettik" ifadesi, kimi âlimlere göre Mekke fethine hastır, kimilerine göre ise Rasûlüllah'a müyesser olan bütün ilim ve hidayetler içindir. Bu hidayet ve ilimler, günahların bağışlanmasına sebep olan sevaplara ve onun makam-ı mahmud'una vesiledir." Bazı âlimler de, buradaki apaçık fetihten maksadın, Hudeybiye'de Kureyş'le yapılan sulh anlaşması olduğunu söylemişlerdir. Bu anlaşma, bir memleketin ele geçirilmesi olmadığına göre örfen fetih değildir. Kapalı bir şeyin açılması olmadığına göre dil açısından da fetih değildir. Üstelik Müslümanlar Hudeybiye'de, Mekke'ye gitmekten alıkondular, orada kurban kesip tıraş olarak ihramdan çıktılar. Öyleyse bu nasıl zafer diye isimlendirilebilir? şeklinde itirazlar varid olmuştur. Bu itirazın cevabı şudur: Müşriklerle yapılan anlaşma sözlük anlamı itibariyle bir fetihtir. Çünkü bu anlaşma, Müslümanlar Hudeybiye'ye vardıkları zaman kapalı ve imkânsızdı. Ne zaman ki iş, Rıdvan biatına geldi ve müşrikler Müslümanların birliğini, cihad ve savaştaki kararlılıklarını anladılar, işte o zaman zaafa düştüler, korktular ve anlaşma istemek zorunda kaldılar. Böylece, Müslümanların onlara karşı üstünlüğü tahakkuk etmiş oldu. Bununla birlikte bu sulh, daha önce kapalı olan birtakım şeylerin de açığa çıkmasına sebep oldu. Meselâ, müşrikler, bu sulh sebebiyle Müslümanlarla bir araya geldiler, onların sözlerini duydular. Gönüllerinde İslâm yeşermeye başladı. Çok kısa bir süre zarfında bir çok insan Müslüman oldu, Müslümanların sayısı arttı. Hatta denildiğine göre, o sene içerisinde, daha önce Müslüman olanların sayısı kadar, belkide daha fazla insan İslama girdi. Bu sulh sayesinde, Hazret-i Peygamber diğer Araplarla ilgilenme fırsatı buldu. Onlarla savaştı. Bir çok yeri fethetti. Hayber'in fethi özellikle kayda değer. Müslümanlar ganimetler elde ettiler. O sene, Rumlarla İranlılar arasında büyük bir savaş oldu. Bu savaşta Rumlar, İranlıları mağlup ettiler. Bu, Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)'in peygamberliğinin delillerindendir. Çünkü daha önce Efendimiz, bu galebenin bir kaç sene -üç ile dokuz sene arası- içerisinde meydana geleceğini vaadetmişti. Sonuç, Rasûlüllah'ın vaadettiği gibi oldu ve onun dediği gibi çıktı. Efendimizin ve müminlerin ehl-i kitabın mecûsilere karşı zafer kazanmalarından dolayı sevinmeleri de bir nevi fetihtir. Bunların dışında, Allah'ın bir takım yüce fetihleri ve büyük nimetleri olmuştur. |
﴾ 1 ﴿