6

(Ayrıca bunlar) Allah hakkında kötü zan besleyen -bu, aşağıdaki her iki grubun da özelliğidir-

münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmek içindir. Münafıklar Medinelilerden, Allah'a ortak koşanlar da Mekkelilerdendir.

Bu grupların Allah hakkında kötü zan beslemeleri; Rasûlüne Allah'ın yardım etmemesi, onların Mekke'ye fatih olarak, Medine'ye de salimen döneni iyecekleri tarzındaki düşünceleridir. Bu, 12. âyette gelecek olan ”Aslında siz, Peygamberin ve mü'minlerin ailelerine bir daha dönemiyeceklerini zannetmiştiniz. ” sözüne benzer.

Bu münafık ve kâfirlerin çarptırıldıkları azap: Mü'minlere yardım edilmek suretiyle onların başına gelen öfke musibetidir.

Âyette, münafıkların müşriklerden daha önce anılmalarının sebebi, onların azaba daha çok müstehak olduklarına delâlet etmesi içindir. Münafıklardan çoğuna, Hazret-i Peygamberle birlikte savaşa gitmek ağır gelmiş ve savaşa gitmemişlerdir. Daha sonra, kalben samimi olmadıkları halde dilleri ile özür dilemişlerdir.

Kötülük onların üzerine inmiştir. Yani Müslümanlar hakkında zannettikleri ve onlar için bekledikleri şey kendilerini kuşatacak ve onları çevreleyecektir. Bir başkasına gelecek değildir. Allah onların zanlarının yalan olduğunu ortaya koymuş ve mü'minler için zannettikleri şeyi kendilerine çevirmiştir. Öyleki ondan kaçınmaları ve bir daha zafer yüzü görmeleri mümkün değildir. Bu, şu âyeti kerimede belirtilen hususa benzemektedir: ”Bedevilerden öylesi var ki, harcayacağım angarya sayar ve sizin başınıza belâların gelmesini bekler. Oysa o kötülük kendi başlarınadır." (Tevbe: 98)

Ebussuüd, ”kötülük onların üzerine inmiştir" âyetinin, Müslümanlar hakkında istediklerinin, kendileri için olmasını isteyen bir beddua olduğunu, bunun Yahudilerin sözlerinden sonra gelen: ”Hay, dediği yüzünden eli bağlanası..!" (Mâide: 64) âyetine benzediğini söyler.

Âyette ”inmiştir" diye terceme ettiğimiz ”dâire" kelimesi aslında merkezi kuşatan çizgi demektir. Sonra bir musibete uğrayan kişiyi kuşatan belâ anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Buna göre âyetin mânâsı şöyle olmaktadır: ”Kötülük onları, dairenin bir şeyi veya bir kimseyi kuşattığı gibi çepe çevre kuşatır, artık ondan kurtulmanın çaresi yoktur."

Allah onlara gazabetmiş, lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Allah'ın onlara olan gazabı: onlar için âhirette ceza dilemesi, dünyada da şirk ve nifak üzere olmalarıdır. Allah'ın laneti de; rahmetinden kovmasıdır.

Son iki fiil arasında ”vav" harfinin kullanılışı, bunların her birinin müstakil birer tehdit olup, birbirine tâbi olmadıklarım göstermektedir. Yani Allah'ın onları lanetlemesi, kendileri için cehennemi hazırlaması değildir. Bunların her biri, ayrı ayrı cezalardır.

Orası yani cehennem

ne kötü dönüş yeridir.

6 ﴿