HADÎD SURESİMedine devrinde nazil olmuştur, 29 âyettir. 1Göklerde ve yerde olanlar Allah'ı tesbih ederler. Tesbih, amel, söz ve inanç yönünden kendisi için münasip olmayan şeylerden Allah'ı tenzih etmektir. Allah, İsrâ sûresinin başında ”sübhane" diyerek mastarla başladı. Çünkü mastar asıldır. Hadîd, Haşr ve Sâf sûrelerinde ”sebbeha" diyerek mazi (geçmiş zaman kipi) ile başlandı. Çünkü mazi, iki zamanın en eskisidir. Cuma ve Teğâbün sûrelerinde ise ”yüsebbihu" diyerek muzarî (şimdiki zaman kipi) ile başladı. Daha sonra A'lâ sûresinde ”sebbih" diyerek emir kipiyle başlar. Böylece bu kelimenin bütün yönlerini kuşatmak ister. Burada Allah, kullarına bütün vakit ve zamanlarda tesbihin devam etmesi gereğini öğretmektedir. Özetle: Mazi ve muzarî kipleri, delâlet ettikleri belirli zaman mefhumundan sıyrılmış ve birbirlerine tercih durumu olmadığı için bütün zamanlarda tesbihin gerekliliğine işaret edilmiştir. Varlıklar, yokluktan varlık âlemine çıktıklarından beri bütün vakitlerde Allah'ı tesbih etmektedirler. Tesbihleri belirli bir vakte has olmamış geçmişte daima tesbih etmişler, gelecekte de durmadan tesbih edeceklerdir. Hadisi şerifte şöyle buyruldu: ”En faziletli söz dörttür. Sübhanellah, elhamdülillah, lâ ilahe illallah, Allahu ekber. Hangisiyle başlasan zarar vermez." (1) 1- Hadisi, Ahmed b. Hanbel Müsned'de rivayet etti. Bkz. Suyûtî, el-Feth. 1/212. Hazret-i Ali'ye ”sübhânellah" tan sorulunca şöyle dedi: ”Bu, Allah'ın kendisi için seçtiği bir kelimedir." "Göklerde ve yerde olanlar"d'an maksat, canlı cansız bütün yaratıklardır. Âyette, akıllılar için kullanılan ”men" edatı yerine akılsızlar için olan ”mâ" lafzıyla gelmesi, çoğunluğa itibarladır. Gerçi âlimlerin çoğu ”mâ" lâfzının akıllılar ve akılsızların hepsini içine aldığı görüşündedirler. Her şeyin tesbih etmesinden maksat, hâl ve kâl, yani tabiî olarak ve dil ile tesbih etmeleridir. Hasan-ı Basrî (radıyallahü anh) şöyle dedi: ”Evlerde sizinle birlikte olanların tesbihi size gizli olmasaydı yerinizde duramazdınız." Anlaşılan odur ki, gökler ve yerdeki bütün zerrelerin ve içlerinde bulunan melek, güneş, ay, yıldızlar, insan, cin, hayvanlar, bitkiler ve cansızların herbirinin haddizatında hayatı, anlayışı, idraki, tesbihi ve hamdi vardır. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmuşlardır: ”...O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız..." (İsrâ:44) O, güçlüdür, hakimdir. Kudret ve saltanatı içinde galiptir. O'na hiçbir şey engel olamaz. Karşı çıkamaz. Lütfü ve takdiriyle hikmet sahibidir. Maslahat ve hikmetin gereği dışında hiçbir şey yapmaz. |
﴾ 1 ﴿