4

O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'ı istilâ edendir.

Kâmil kudreti ve sonsuz hikmetiyle gökleri ve yeri âhiret günlerinden veya dünya günlerinden altı gün içinde yaratmıştır.

İbn Atıyye şöyle dedi: ”En doğru olan, dünya günlerinden altı gündür. İlki pazar, sonu cumadır."

"İstiva, istilâ manasınadır." (3) Yani Allah, Rahman sıfatıyla bütün varlıkları kuşatmıştır. Çünkü ”istevâ" fiili ”alâ" harfi cerriyle geçişli olduğunda ”istilâ" manasına, ”ilâ" harfi cerriyle geçişli olduğunda ise ”intiha" manasına gelir. Bu, ya bizzat veya idare cihetiyle olur.

3- Bu konuda doğru olan selefin görüşüdür. Allah, arşı üzerinde şanına lâyık şekilde yerleşti. Bu, temsil, tesbih ve ta'til olmaksızın böyledir. Sıfatlarla ilgili bütün âyet've hadisler hakkında da durum aynıdır. Nasıl bildirilmişse biz öylece inanırız. Allah'ı herhangi bir şeye de benzetmeyiz.

Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir.

Hazine, define, ölü ve tohum gibi şeyleri bildiği gibi, bir yerde kaybolup başka bir yerde kaynayan, yağmur gibi yere giren şeyleri de bilir. ”Vülûc", dar yere (boğaza) girmek demektir. Münasebet adlı eserde dendi ki: ”Vülûc, kapalı bir şeye tamamen girmektir."

Allah yerden çıkan altın, gümüş, bakır ve diğer cevherleri, bitkileri, hayvanları, suları ve kıyamet günü çıkacak olan hazineleri ve ölüleri bilir.

Gökten inen kitapları, melekleri, kazaları, yıldırımları, yağmur ve karları bilir. Ayrıca oraya çıkan amelleri yazan melekleri, duaları, bahtiyar ruhları, buharları, dumanları da bilir.

Yeryüzünde

nerede olursanız O sizinle beraberdir. Bu, Allah'ın ilminin insanları tamamen kuşattığına dair bir temsildir. Nereye gitseler O'nun gözetiminden çıkamayacaklarını tasvirdir. Hadisi şerifte şöyle buyruldu: ”Kişinin imanının en üstün derecesi, nerede olursa Allah'ın, kendisiyle beraber olduğunu bilme'sidir. ”(4)

4- Hadisi Taberânî, el-Kebîr'de; Ebû Nuaym, Hilye'de tahric ettiler. İbaresi şöyledir: ”İmanın en üstünü, nerede olursan Allah'ın seninle birlikte olduğunu bilmendir."d-Fetlıu'l-Kebîr, 1/208.

Allah, yaptıklarınızı görür. Buna göre size gereken ceza ve mükâfatı verir. Bu, Allah'ın ilminin onların amellerini kuşattığını ifadeden ibarettir. Görmenin, amellerin yaratılmasından sonra olması, bu amellere verilecek cezanın kastedilmiş olması itibariyledir. Bu da ilmin, bilinene tâbi olması açısındındır. Yoksa denildiği gibi, yaratıklar ilme delildir. Yaratıklarla ilmin varlığına delil getirilir. Delil, delil getirilen şeyden öncedir, tarzındaki görüş açısından değildir.

Âyette, gafilleri uyarma, uyanıkları gayrete getirme, onları âlemlerin Rabbi Allah'tan korkma ve utanmaya teşvik vardır. Ayrıca amellerinin gözetildiğine, iyi ve kötü oluşlarına göre karşılık göreceklerine dair işaret vardır.

4 ﴿