4

Şüphesiz Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever. Yani kendi rızası yolunda ve dininin yücelmesi için, Allah düşmanlarıyla savaşanlardan razı olur ve onları över. Önce Allah katında sevilmeyen, buğzedilen şeyler açıklandıktan sonra, burada da O'nun katında sevimli ve hoş olan şey beyan edilmiştir. Bu âyet, söyledikleri sözün, savaşacaklarını vadetmekten ibaret olduğunu açıklamaktadır. ”Saff"; ağaçlar ve insanlar gibi şeyleri, düzgün bir çizgiye getirmektir. ”Bünyan", duvar demektir. ”Rass", bir binanın cüzlerinin ve parçalarının birilikleri ile birleştirilip, sağlamlaştırılmasıdır.

Âyetin ifade ettiği mânâ şudur: Allah yolunda, aralarında hiçbir bozukluk ve boşluk bırakmaksızın tanı bir beraberlik içerisinde savaşan Müslümanların durumu, parçaları birbirine kenetlenmiş yekpare bir duvarın durumuna benzer.

Râğıb diyor ki: ”‘Bünyanün mersûs' demek, sanki kurşunla inşa edilip yapılmış gibi sağlam duvar demektir." Bu mânâ, Ferrâ'nın da kabul ettiği mânâdır. Arapça da kullanılan ”veterâssü fis-salât" sözü, namazda sıkıştılar mânâsına gelir.

Ulemanın bir kısmına göre, bu âyet, yaya olarak savaşmanın faziletine delâlet eder. Çünkü süvariler bu şekilde saf tutamazlar. Keşşafta, da böyle denmiştir.

Bu fakir de der ki: Ganimetten süvariye iki hisse, yaya olana bir hisse verilmesi, süvarinin yayadan daha faziletli olduğuna delildir.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir duvar gibi kenetlenmeye teşvik etmiştir. Çünkü o zamanlar Müslümanlar genellikle yaya idiler. Çok az kimse deve gibi bir binit bulabiliyordu.

Said İbn Cübeyr (radıyallahü anh) diyor ki: ”Bu âyet ile Cenab-ı Hak mü'minlere, düşmanlarıyla savaşırken ne şekilde olmalarını öğretiyor."

Bunun için âlimler şöyle söylediler: ”Savaşırken saftan çıkmak ancak ortaya çıkan beşerî bir ihtiyaç veya kumandanın gönderdiği bir mektup yahut da gidilmek istenilen yerde ortaya çıkmış bir menfaat gibi elde edilmiş bir fırsat varsa caiz olur, bu hususta ihtilâf yoktur. Göğüs göğüse savaşmak için saftan çıkmak ihtilaflıdır. Eğer düşmanı korkutmak, şehit olmak ve Müslümanları savaşa teşvik etmek için yapılırsa bir sakınca yoktur, denilmiştir. Fakat başka bir görüşe göre, bu maksatlar için olsa dahi kimse saftan çıkamaz. Bu caiz değildir. Çünkü bunda riyakârlık veya Allah'ın yasak ettiği şeylere yöneliş vardır. Göğüs göğüse çarpışmak, ancak düşman talep ettiği zaman caiz olur. Nitekim Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)in yaptığı Bedir ve Hayber savaşlarında böyle olmuştur. Ayrıca bu âyet, harbe karşı ağır davranmaktan sakındırıyor. Savaş için, koşmaya yarışmaya teşvik ediyor ve cihadın faziletine işaret ediyor.

4 ﴿