10Onlara dedim ki: ’Gelin, Rabbinizden vakti geçmeden önce, küfür ve günahlardan tevbe etmek suretiyle sizi bağışlamasını isteyin. Şüphesiz O, tevbe edenlerin günahlarını hiç olmamış hale getirerek çok bağışlayıcıdır. Allah'ın bağışlayıcı olmasından murad, bağışlamayı dileyici olmasıdır. Bağış isteme özelliğini veren, bağışlamaktan geri durmaz. Çünkü Allahü teâlâ : ”Gelin, Rabbinizden sizi bağışlamasını isteyiniz. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır," buyurmuştur. Bunun için Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir: ”Allah kuluna azap etmeyi dileyince bağış dilemeyi, istiğfarı ilhanı etmez." Rivayet edilen bir kudsî hadiste Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: ”Bana kullarımın en sevimli olanları: Birbirlerini Benim sevgimle sevenler, gönülleri camilere bağlı olanlar ve seher vakitlerinde bağış dileyenlerdir. Onlar, yeryüzü ahalisine azap etmek istediğimde hatırladığım ve onlara azap etmekten vazgeçtiğim insanlardır." Ayette, ”bağışlayıcı" anlamında ”ğaffâr" kelimesi kullanılmıştır. Çünkü bu, aynı anlamı ifade eden ”ğafûr" kelimesinden daha mübalâğalıdır. Bu kelime sözlükte, örtmek, kapatmak anlamındadır. Bu anlamda olmak üzere savaşta başa giyilen başlığa, miğfer (örtme âleti) denilmiştir. Çünkü o, başı örter. Allah'ın mağfireti, Onun kulların tevbe ve tâatlerinden dolayı değil, ama kendi rahmet ve fazlı ile günahları örtüp, affetmesidir. Tevbe ve tâat bir kulluk ifadesinden ve ihtiyaç arzından ibarettir. Yine bir kudsî hadiste Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: ”Ey kulum! Bana yeryüzü dolusu günahla bile gelsen, Bana ortak koşmadıkça seni bağışlarım." |
﴾ 10 ﴿