MÜTAFFİFÎN SÛRESİ

Mekke devrinde nazil olmuştur, 36 âyettir.

1

Eksik ölçüp tartanların vay haline! ”Veyl", helak veya fazla kötülük demektir. İbn Keysan dedi ki: ”'VeyV, belâya uğramış her sıkıntılı kimse için kullanılır. Sana veyl olsun dediğinde muhatabın, belâ ve musibeti hakettiğini dile getirmiş olursun." Bazılarına göre bu kelimenin aslı, üzüntü anlamında ”vey"dir. Kolaylık olsun diye sonraki kelimede bulunan nisbet lamıyla yany ana getirildi. ”Veyl" kelimesi, her ne kadar nekre ise de duâ makamında bulunduğu için mübtedadır.

"Mutaffifîn" ise, ölçü ve tartıda insanların mallarını eksilten demektir. Tatfîf; ölçü ve tartıda eksiltme ve hainlik yapmadır. Bu da eksik ölçüp tartanların hakir ve adi kimseler olduğuna delâlet etmektedir.

Rivayet edildi ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldiğinde Medine halkı ölçü ve tartı konusunda en çok haksızlık yapan kimselerdendi. Bunun üzerine bu âyetler nazil oldu. Allah Rasûlü onlara bu âyetleri okudu ve şöyle buyurdu: ”Beş şeye karşılık beş şey vardır ve şunlardır: Bir kavim ahdini bozarsa Allah onlara düşmanlarını musallat eder. Allah'ın indirdiği ile hükmetmezlerse aralarında fakirlik yayılır. Gayr-i meşru cinsel ilişkiler başgösterirse ölüm yaygınlaşır, ölçü ve tartıyı eksik yaparlarsa kuraklık ve kıtlığa uğrarlar. Zekât vermezlerse yağmurları kesilir."

Medineliler bu tavsiyelere uygun hareket edip ölçü ve tartıda düzgün davrandılar, günümüze kadar da bu konuda insanların en doğru ölçüp tartanları oldular.

Hazret-i Ali, za'ferân tartan ve teraziyi ağdıran birine uğradı ve adama; önce denk tart, sonra istediğin kadar fazla ver, dedi. Sanki bu ikazıyla âdet üzere önce denk tartmayı, böylece farzla nafileyi birbirinden ayırmayı hatırlatıyordu. Çünkü denk tartmak farz, fazla vermek nafiledir.

İbn Abbas şöyle dedi: ”Ey acem topluluğu! Meşgul olduğunuz ölçü ve tartı konusunda titizlik gösterin. Zira bu iki konuda sizden öncekiler mahvoldular."

Fudayi şöyle dedi: ”Teraziyi eksik tartmak kıyamet günü yüz karasıdır."

Rivayet edildiğine göre Mâlik b. Dinar, ölmek üzere olan komşusuna vardı. Komşu dedi ki: ”Ey Mâlik! Önümde tırmanmaya zorlandığım ateşten iki dağ bulunuyor." Mâlik, hane halkına durumu sordu. Bu zatın, bir alırken bir de satarken kullandığı iki ölçeği vardı, dediler. Bunun üzerine Mâlik b. Dinar, o iki ölçeği getirtti, birini ötekine çarparak kırdı. Sonra adama durumunu sordu. Adam: ”Vaziyet gittikçe gözümde büyüyor" dedi. Cenab-ı Hak'tan koruma ve selâmet isteriz.

1 ﴿