14

Ama onlar, onu, tebliğ etmiş olduğu tehdidinde Allah'ın Rasûlünü

yalanladılar. Oysa Salih (aleyhisselâm) onları şöyle tehdit etmişti: ”...Ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa hemen bir azaba uğrarsınız." (Hûd: 64)

Ve deveyi kestiler. Deveyi, her ne kadar en bedbaht kişi kestiyse de öbürleri de onun yaptığı bu fiile razı olduklarından ve onayladıklarından dolayı hepsi birden kesmiş oldular.

es-Süheylî der ki: ”Deveyi kesen Kudâr b. Sâlif idi. Âyet metninde geçen ”akarû" fiilinin mastarı olan ”akr", deve kesmek anlamınadır. Devenin kesilmesinden önce Semûd kavminin, peygamberi yalanlamalarının ifade edilmesinin sebebi, devenin kesilmesinin yalanlama olmasından dolayıdır.

Bunun üzerine Rableri yukarıda anlatılan

günahları sebebiyle onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları. Yüce Allah, azabını yani o korkunç çığlığı onların başlarına geçirdi. Âyet metninde yer alan ”demdeme" fiili, aslında her tarafı yağ ile yağlanmış ve yağsız hiçbir yeri kalmamış olan deve için söylenen ”Nâkatun medmûmetün" ifadesinden alınmadır. Fiil aslında ”demme" şeklinde üç harfli iken, ”demdeme" şeklinde, ”dal" harfinin eklenmesiyle dört harfli yapılmıştır. Bundan amaç, kuşatma anlamında pekiştirmeyi sağlamaktır.

Keşfu'l-Esrârâz denir ki: ”Araplar 'dememtü alâ fulânin' derler. Sonra da manada pekiştirme sağlamak için ”demmemtü' diyerek bunu sağlarlar. Ardından daha da pekiştirme ve mübalâğa etmek için bu âyette kullanıldığı gibi 'demdemtü' derler. Bu fiil, sözlük açısından herhangi bir şeyin bir diğer şeyi her yanından kuşatmasını ifade eder."

Âyet metninde yer alan ”sevvâhâ" fiili, bu helak etme ve azap onların hepsine geldi, aralarında hiçbir ayırım gözetmedi, büyük küçük bu azaptan içlerinde kurtulan olmadı, demektir.

Rivayete göre Semûd kavmi, azabın geleceğine dair belirtileri gördüklerinde öldürmek üzere Salih (aleyhisselâm)'in peşine düşerler. Ancak Allahü teâlâ  Hûd sûresinde ifade buyurduğu üzere Peygamberini kurtardı: ”Emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber iman edenleri, Bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık..." (Hûd: 66)

14 ﴿