5Ve sen ey Muhammed! Rabbin sana hiç akla gelmeyen iyi şeyler verecek de gönlünü huzura kavuşturan, vermiş olduğu bu şeylere karşılık sen hoşnut olacaksın. Âyet-i kerime, çok değerli, çok şerefli ve kapsamlı bir vaad içermektedir. Bu vaad, Allahü teâlâ 'nın kendisine dünyada vermiş olduğu mükemmel bir nefis, öncekilerin ve sonrakilerin bilgileri, peygamber olarak durumunun ortaya çıkması, dinin, kendi asrında, raşit halifeler döneminde ve diğer İslâm hükümdarları çağında fetihlerle yücelmesi, İslâm davetinin ve İslâmın yeryüzünün doğusunda ve batısında yayılması gibi nimetlere ve Allah'tan başka hiç kimsenin bilmediği, kendisi için saklanan bir çok şereflere şamildir. Rivayete göre Rasûllülah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Fatımâ'nın yanına gelir. Fatıma'nın üzerinde deve tüyünden yapılmış bir elbise vardır. Bir yandan el değirmeninde un öğütmekte, öte yandan çocuğunu emzirmektedir. Rasûlüllah'ın görmüş olduğu manzara karşısında gözleri yaşarır ve der ki: ”Ey kızcağızım! Elini çabuk tut. Dünyanın acı hayatından âhiretin tatlılığına geç. Allahu teâlâ: 'Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın' âyetini indirdi." Bir başka hadisi şerifte de şöyle buyurulur: ”Hoşnut oldun mu ey Muhammed! diye soruluncaya kadar ümmetime şefaat edeceğim. Bu soru sorulunca ben: 'Ya Rabbi! Artık hoşnut oldum' derim." (3) Fethu'r-Rahmân'âa denir ki: ”Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı hoşnut eden şeylerden birisi de hiç kimsenin kendisini annesi ve babası hakkında üzmemesidir. Kendisine zaman zaman onların kabirlerine ziyaret etme izni verilmiştir. Rasûlüllah'ın anası ve babası fetret döneminde yaşayan kişilerdi. Nitetim Allahü teâlâ şöyle buyurur: ”...Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz." (İsrâ: 15) |
﴾ 5 ﴿