3Ve şu emin beldeye yemin ederim ki... Burada ”emin" kelimesi, koruyan anlamınadır ve bu belde Mekke'dir. Allahu teâlâ Mekke'yi şerefli kılmıştır. Mekke'nin ”koruyucu" luğu, oraya gireni gerek cahiliyyet döneminde ve gerekse daha sonraki İslâm döneminde katlolunmaktan ve esir alınmaktan korumasından ileri gelmektedir. Bu tıpkı emin bir kimsenin kendine bırakılan bir şeyi koruması gibidir. Emin kelimesini, bu manaya almak mümkün olduğu gibi ”güvenli" anlamına almak da mümkündür. Nitekim Allahu teâlâ orayı güven ve emniyet sıfatlarıyla nitelemektedir: ”...Bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi?..." (Ankebût: 67) Bu âyetteki ”âminen" kelimesi, güvenli anlamına gelmektedir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: ”iki haremden birisinde vefat eden kimse kıyamet günü güvenli ve emin olarak dirilir." (3) Yukarıdan beri sıralanan bu nesneler üzerine yemin edilmesinin sebebi, bu mübarek yerlerin şerefini açıklamak ve buralardaki hayır ve bereketi, peygamberler ve sâlihler yurdu olması dolayısıyla açığa çıkarmaktır. İncirin ve zeytinin bittiği yerler İbrahim (aleyhisselâm)'in hicret ettiği, İsa (aleyhisselâm)'nın dünyaya geldiği ve her iki peygamberin yetiştikleri yerlerdir. Tûr ise, Mûsa (aleyhisselâm)'ya nida olunan yerdir. Mekke, âlemlere hidayet olan Beyt-i Şerifin mekânı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın dünyaya geldiği ve peygamber olarak gönderildiği yerdir. |
﴾ 3 ﴿