KADİR SURESİMekke devrinde nazil olmuştur, 5 âyettir. 1Biz onu Kadir gecesinde indirdik. Âyetteki ”nûn", azamet ifadesi yahut da sıfatlar ve isimlerle birlikte zâta delâlet etmesi içindir. Âyette söz konusu edilen ”o", Kur'an'dır. Şöhreti, isminin açıkça söylenmesi yerini tuttuğu için zamirle yetinilmiş, ismi açıkça anılmamıştır. Sanki o, tüm zihinlerde hazırdır. Allahü teâlâ, onu indirme işini kendi zâtına isnad etmek suretiyle onu yüceltmiştir. Oysa onun inişi, Cebrail (aleyhisselâm) vasıtası ile olmuştur. ”Onu Kadir gecesinde indirmeye Biz hükmettik. Onu ezelde Biz takdir ettik" anlamındadır. Eğer Kur'an bir seferde inmemiştir. Yirmi üç sene zarfında peyderpey inmiştir. O halde nasıl ”Biz onu Kadir gecesinde indirdik" buyurdu? denilirse cevabımız şu olur: Cebrail onu Kadir gecesinde Levh-i Mahfûz'dan dünya semasındaki Beyt-i İzzet'e bir defada indirdi. Gökteki yazıcı meleklere yazdırdı. Sonra da maslahatlara göre parça parça Rasûlüllah'a indirmiştir. Bu indirme de Kadir gecesinde başladı. Kur'an'ın peyderpey indirilişi, Hazret-i Muhammed'i tazime işarettir. Bu, hediye edilen kişiyi tazim için hediyelerin hizmetçiler eliyle bölüm bölüm verilişi gibidir. Kur'an'ın peyderpey indirilişinin başka bir hikmeti de öğrenmeyi kolaylaştırmak ve Hazret-i Peygamberin gönlüne iyice yerleşmesini sağlamaktır. Nitekim Allahü teâlâ bir âyet-i kerimede şöyle buyurmuştur: ”Kâfirler: 'Kuran ona topluca bir defada indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk." (Furkân:32) Allah'ın kelâmı iki çeşittir. Bunlar; Kur'an ve kudsî hadistir. Cebrail, Kur'anı indirdiği gibi sünneti de indirdi. Cebrail sünneti mana olarak getirdiği için onun mana olarak rivayeti caizdir. Kur'an'ın mana olarak okunması ise, caiz değildir. Çünkü Cebrail onu lafzıyla indirmiştir. Bundaki sır, lâfzı ile ibadet ve Kur'an'la Müslüman olmayanları âciz bırakmaktır. Çünkü hiç kimse onun içerdiği lafzî icazı ve manasındaki sırları içeren benzeri bir kitap getiremez. Öyleyse başka bir şeyin lâfzı ve manası Kur'an'ın lâfzı ve manasının yerini tutabilir mi? Şüphesiz hayır. Levh-i Mahfuz, bu kitabın kalbidir. Onun için Hazret-i Rasûl'ün kalbine inmiştir. Kur'an Allah'ın kelâmı kadîmidir. Onu Ramazan ayında indirmiştir. Bir âyette: ”Ramazan ayı, içerisinde Kur'an'ın indirildiği aydır..." (Bakara: 185) buyurulmuştur. Bu, ilk açıklamadır. Biz bu âyetten onun gece mi, yoksa gündüz mü indirildiğini anlayamıyoruz. Allahü teâlâ : ”Biz onu, mübarek bir gecede indirdik" (Duhân: 2) buyurarak bu konuya açıklık getirmiştir. Bu da ikinci beyandır. Bu âyete bakarak o gecenin hangi gece olduğunu anlayamıyoruz. Bu konuyu da: ”Şüphesiz Biz onu Kadir gecesinde indirdik" âyetiyle anlıyoruz. Bu da üçüncü beyandır ki bu, beyanın son noktasıdır. Sahih olan şu ki, o gecede her hikmetli iş ayrılır. Sene boyu olacak tüm işler ve hükümlerin idaresi yazılır. İşte o gece, Kadir gecesidir. İşler o gecede takdir edildiği için adına Kadir gecesi denilmiştir. Kur'an-ı Kerim bu dediklerimize şahitlik etmektedir. Âyetin başında: ”Biz onu mübarek bir gecede indirdik" (Duhân: 2) buyurulmuşken, sonra o gece şöyle nitelenmiştir: ”Her hikmetli iş o gecede ayrılır..." (Duhân: 3) Kur'an, Kadir gecesinde indi. Öyleyse bu Duhân süresindeki âyetler, bu nitelikle: ”Biz onu Kadir gecesinde indirdik" âyetine hazırlıktır. Kûtu'l-Kulûb adındaki eserde de böyle denilmiştir. "Kur'ân'ın gece indirilişindeki hikmet nedir?" diye bir sual sorulursa, cevabımız şu olur: ”Kerametlerin çoğu, lütuf ve bağışların inişi, semalara yolculuk geceleri olur. Gece cennettendir. Çünkü istirahat vaktidir. Gündüz ise, cehennemdendir, zira kazanç temini ve yorgunluk ondadır. Gecenin ibadeti gündüzünkinden daha efdaldir. Çünkü insan kalbi geceleyin daha toplu olur. Zaten ibadette gözetilen kalp huzurudur." 2Kadir gecesinin ne olduğunu sana ne bildirdi? Ey Rasûlüm Muhammed! Onun ne olduğunu sana hangi şey bildirdi? Yani sen onun hakikatini bilemezsin. Çünkü onun kadrinin yüceliği, yaratıkların bilgi sınırının dışındadır. Onu, gaybleri bilen Allah'tan başkası bilemez. Bu ifade, Kur'an'ın indiği vakti yüceltmedir. 3Kadir gecesi yani o gecede ibadet bin aydan yani bin ayın orucundan ve namazından daha hayırlıdır. Daha efdaldir, kadri daha yücedir, ecri bu süredeki ecirden daha fazladır. Bin ay, seksen sene dört aydır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim Kadir gecesini, inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ihya ederse geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır. Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan ayında oruç tutarsa geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." (1) 1- Hadisi Nesâî tahrîc etti. Bkz. Câmiu'l-Usûl, 9/439. Hadisteki ”îmânen ve ihtisâben" kelimelerini Hattâbî, niyetle ve azimetle diye açıklamıştır. (2) Bundan maksat, gönül hoşluğu ile yüksünmeden, orucunu ağır, günlerini uzun bulmadan aksine günlerin uzunluğu, sevabın çokluğunu gerektireceği için bunu fırsat bilerek, tasdik ederek oruç tutmak ve sevabını ummaktır. 2- Biz bu sözleri: İnanarak ve sevabım Allah'tan bekleyerek" diye terceme ettik. (Mütercim) Beğavî'nin izahına göre ”ihtisâben", ”Allah'ın rızasını ve sevabını umarak" anlamındadır. Hadisteki ”namaz" dan murat, teravih namazıdır. Âlimler arasında bunun, içerisinde gece namazı da bulunan mutlak anlamda olduğunu söyleyenler de vardır. ”Gelecek günahlar" sözü, o andan sonraki büyük günahlardan korumaktan kinayedir. et-Terğîb ve't-Terhîh şerhinde söylendiği gibi bu sözün, günahların bağışlanması anlamında olması da caizdir. Saîd b. el-Müseyyeb şöyle der: ”Kim akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılarsa o, Kadir gecesinden nasibini almış demektir." Kadir gecesinin gündüzü de hayır açısından aynen gecesi gibidir. "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır" âyeti işaret ediyor ki, arifler için Kadir gecesi, âbidlerin bin ayından daha hayırlıdır. Bilginler, Kadir gecesinin vaktinde ihtilâf etmişlerdir. Çoğunluğun görüşüne göre Ramazan ayının son on günü içerisinde ve tek olan günlerdedir. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): ”Onu Ramazanın son onunda ve her tek olan günde arayınız" buyurmuştur.(3) Kadir gecesinin Ramazanın son on gününde oluş hikmeti şudur: O dönem, oruçlunun zayıf düşeceği, ibadette gevşeklik göstereceği zannedilen dönemdir. Kadir gecesinin o dönemde oluşu, kişiyi onu bulabilme umuduyla ibadete gayretlendirir. Tek günlerde oluşu da Allah'ın tek olup, teki sevmesinden dolayıdır. O, teklik zâtının gereği olduğu üzere tek olanda tecelli eder. Görüşlerin çoğuna göre o, yirmi yedinci gecedir. Çünkü işaret ve haberler buna delâlet etmektedirler. Kimileri de onun. Ramazanın son gecesi olduğunu söylerler. Onların dayanağı şudur: Bir hadiste varid olduğuna göre. Allahü teâlâ Ramazanın her gecesi iftar vaktinde cehennemden azabı hakeden bir milyon kişiyi serbest bırakır. Ramazanın son gecesi olduğunda ise ayın başından sonuna kadar azad ettiği kişi sayısınca cehennemliği serbest bırakır. Hazret-i Âişe (radıyallahü anh)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Rasûlüllah'a onun vaktini bilirsem ne diyeyim?" dedim. ”Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afvefa'fu annf de, buyurdu. (4) 4- Hadisi Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce tahrîc ettiler. Hadisin anlamı: ”Allahım sen afvedıcısin, affetmeyi seversin, hem de afveyle!" Bkz. Muhtasar-u Tefsîr-i ibn Kesîr, 3/662. Ey Allah'ım! Senden af, afiyet, dinde, dünyada ve ahirette afiyet vermeni istiyoruz. Herhalde o gecenin gizlenmesindeki sır, büyük sevap umanları, ona rastlayabilmeyı umarak birçok geceyi ihya etmeye teşviktir. Bunun benzerleri Cuma günkü duaların kabul edildiği vaktin, beş vakit arasındaki vustâ namazının, Allah'ın isimleri arasında ism-i âzamin, hepsine saygı göstersinler diye insanlar arasında veli kulunun, mükellefin her an ihtiyat üzere olması için ölüm vaktinin gizlenmesidir. Bu geceye, Kadir gecesi denilmesi konusunda farklı görüşler vardır. Bunlar: 1- İşler o gece takdir edildiği içindir. ”Her hikmetli iş o gecede ayrılır." (Duhân: 3) âyeti buna işaret eder. Bundan maksat, takdirinin meleklere gösterilmesidir. Yoksa takdirin kendisi ezelîdir. Kadr, takdir anlamındadır. Takdir de bir şeyi hikmetinin gereğine göre özel bir şekil ve özel bir miktar üzere yapmaktır. İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Allahü teâlâ sene boyu yani ertesi yılki Kadir gecesine kadar olacak olan her şeyi, yağmuru, rızkı, dünyaya getirmeyi, öldürmeyi ve benzerî şeyleri bu gece takdir eder. İşleri idare ile görevli olan meleklere teslim eder. Rızıkların, bitkilerin ve yağmurların bir nüshasını Mîkâil'e; savaşların, rüzgârların, zelzelelerin, yıldırımların, ay ve güneş tutulmalarının bir nüshasını Cebrail'e; amellerin bir nüshasını İsrafil'e, musibetlerin bir nüshasını da Azrail'e verir. İnsanlar ise bunun farkında değildirler. Şâir ne güzel söylemiş: Dünyaya veda et, çünkü sen bilmiyorsun, Gecenin karanlığı çöktüğünde sabaha kadar yaşayacak mısın? Emniyet içinde akşamı sabahı eden nice genç var, Kefenleri dokunmuş ama haberleri yok. Kocası için süslenen nice gelin var, Oysa zifaf gecesinde kocalarının ruhları kabzedilmiştir. 2- Bu gece, diğer gecelerden daha şerefli ve değerli olduğu için Kadir gecesi denilmiştir. Kadr, makam ve şeref manasınadır. Buna göre, kim o gecede ibadet ve taatta bulunursa, kadr ve şeref sahibi olur. Ebû Bekir el-Verrak şöyle demiştir: ”Bu gece, içerisinde kadr sahibi meleğin dili ile kadr sahibi ümmete kadr sahibi kitap indiği için, Kadir gecesi adını almıştır. Allahu â'lem Allahü teâlâ ”kadr" kelimesini, bu sûrede bu sebepten dolayı üç defa zikretmiştir." Rivayete göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İsrail oğullarından bir şahsın silâh kuşanıp Allah yolunda bin ay cihad ettiğini anlattı. Müminler buna şaştılar, kendi amellerini küçümsemediler. Bunun üzerine onlara bu gazinin cihad müddetinden daha hayırlı bir gece verildi. Eğer o geceyi ihya ederlerse, bu kullardan daha âbidler olmayı hakederler. Bir de şöyle denilmiştir: ”Hazret-i Peygambere bu ümmetin tümünün ömürleri gösterildi. Efendimiz onları azımsadı. Uzun ömürlü olan diğerlerinin yapabildikleri amelleri yapamayacaklarından korktu. Bunun üzerine Allah ona Kadir gecesini verdi. Onu, diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı." Âyet-i kerime, Kadir gecesinin varlığına delildir. Onun, faziletinin Kur'an'ın inişinden dolayı olduğunu söyleyenler, o faziletinin bir defaya mahsus olup kesildiğini söylüyorlar. Cumhurun görüşüne göre o, bakîdir, her sene tekrarlanmaktadır. Bu, Allah'ın bir fazlı ve kullarına rahmetidir. Bazı âlimlere göre Kadir gecesi, Ramazan ayına mahsus değildir. Ama çoğunluğa göre bu aya mahsustur. Ramazanın son on günü geldiğinde Hazret-i Peygamber, amellerini artırır, gecesini ihya eder ve aile efradını ibadet için kaldırırdı. Sâlih kullar, son on geceyi, tümüyle Kadir gecesini ihya etmek niyetiyle namazla geçirirlerdi." Büyüklerden birisi şöyle demiştir: ”Kim bu niyetle her gece on âyet okursa, gecenin bereket ve sevabından mahrum olmaz. Bu, Allah'ın kadrini açıkladığı, Rasûlüllah'ın haber verdiği o geceye ait namazın faziletinin yerini tutar." Nafile namazlar, insanların .birbirlerini çağırmadan yani ezansız ve kametsiz cemaatle kılınabilirler, bunda hiçbir kerâhat yoktur. Öyleyse sen manevî zevkten mahrum bazı kişilerin dediklerine kulak asma. Onlar iktidarsız kişi hükmündedirler. Münâcatın zevkini, tâatların tadını, vakitlerin faziletini bilmezler. 4O gecede melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle, emriyle o senede takdir edilen hayır, şer herbir iş için inerler. Bu, ”Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler vardır..." (Ra'd: 11) âyet indeki ifadeye benzemektedir. "Melekler" mutlak olarak anıldığı için, âyetin zahirine göre, tüm melekler murat edilmiştir. O gece melekler inerler, Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)'in ümmetinden oruç tutan erkekler ve kadınların bağışlanmalarını dilerler. Bir diğer görüşe göre, meleklerden bir gruptur. Diğer melekler onları sadece Kadir gecesinde görürler. Bu, bizim bayram günü dışında görmediğimiz zâhidlere benzer. Meleklerden murat ne olursa olsun melekler ve ruh (Cebrail), gökyüzünün tamamından yeryüzüne inerler. Bu, hiç de yadırganacak bir şey değildir. Başka günlerde zikir meclislerine indiklerine göre, bu şâm yüce gecede inmeleri daha evlâdır. Meleklerin dünya semasına inmeleri de muhtemeldir. Âlimler, meleklerin grup grup indiklerini, kiminin inip kiminin yükseldiğini söylemişlerdir. Onların durumu, hacıların durumuna benzer. Hacılar çok olmalarına rağmen Kabe'ye ve diğer ibadet yerlerine peşpeşine girerler. Ama bazıları girerken, diğerleri çıkar. Bu yüzden onların inişleri fecir vaktine kadar uzamıştır. Âyetteki inerler anlamını veren kelimenin yapısı da bu tedrîcîliğe işaret eder. Bu gösteriyor ki, ”Melekler çok fazla oldukları için yer ve gök onları taşıyamazlar" tarzındaki iddia yerinde değildir. Ayrıca ruhların durumu, cisimlerin durumu gibi değildir. Meleklerin nurdan yaratılan lâtif cisimleri vardır. Bazı bilginlerin dediklerine göre inenler, Sidretu’l-Müntehâ'da bulunan meleklerdir. Orada sayılarını Allah'tan başka kimsenin bilmediği çoklukta melek vardır. Cebrail'in makamı onların ortasındadır. Yeryüzüne inen melekler kiliselere, puthanelere, içerisinde resim, köpek ve kötülükler bulunan evlere, şarap içenin veya şarap tiryakisi olanın, cünübün ve domuz eti yiyenin bulunduğu evlere girmezler. Meleklerin yeryüzüne Allah'ın izni ile inmeleri, onların bizi arzu ettiklerine ve aşk duyduklarına, inmek için izin istediklerine ve kendilerine izin verildiğine işaret etmektedir. Çirkini gizleyen, güzeli açığa çıkaran Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. 5O gece, tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır. Yani o, selâmetten başka bir şey değildir. O gece hastalık olmaz. Rüzgâr ve yıldırım gibi serlerden ve âfetlerden bir şey bulunmaz. Aksine bu gece inen, sadece selâmet, fayda ve hayırdır. O gece şeytan kötülük yapamaz. Hiçbir sihirbazın sihiri etki etmez. Yahut da onun selâm oluşundan maksat, müminlere verdikleri selâmın çokluğudur. Hadiste varid olmuştur ki, Kadir gecesinde Cebrail ve meleklerden büyük bir grup inerler, ayakta veya oturarak ibadet etmekte olan her mü'min için duâ ederler, onlara selâm verirler. Ayette belirtilen selâm, fecrin doğuşuna kadar sürer. Melekler o vakte kadar grup grup inerler. Kimi âlimlerin dediklerine göre, Kadir gecesinde güneşin batışından fecrin doğuşuna kadar ibadet edenlere selâm verirler. Sonra gökyüzüne çıkarlar. Denildiğine göre, Kadir gecesinin alâmetleri şunlardır: ”Gece ne sıcaktır, ne soğuk. Sabahleyin güneş doğduğunda fazla ışığı olmaz. Çünkü melekler tam güneş doğarken gökyüzüne çıkarlar. Çok kalabalık oldukları için güneş ışınlarının yayılmasını engellerler. Yahut da güneş, bu gecenin sabahının nurudur. Allah'ın yardımı ve tevfîkı ile Kadir Sûresinin tefsiri sona erdi. |
﴾ 0 ﴿