3Ancak Allah'a yakînî bir imanla iman edenler, gerçekte Allah'tan başka bir müessirin olmadığını bilenler, sâlih amel işleyenler, kalıcı hayırları ve faziletleri işleyenler, fâni olan değersiz dünyayı verip değerli olan ebedî âlemi alanlar, gelip geçen fâni şeyleri, zevkleri kalıcı olan sâlih amellerle değiştirenler hariç... Doğrusu bunlar, ne kârlı alış verişlerdir. Birbirlerine hakkı tavsiye edenler yani yek diğerlerine izlerinin güzellikleri iki cihanda silinmeyen, inkârına imkân olmayan sabit şeyi tavsiye edenler. Bu hak, tamamı hayır olan Allah'a inanmak, her akid ve amelde kitaplarına ve peygamberlerine uymaktır. Ve sabrı tavsiye edenler müstesna. Sabır, beşerî yaratılış gereği nefsin kendilerine karşı arzu duyduğu günahlara karşı olur, edası nefse ağır gelen taatlere karşı olur ve Allah'ın kullarını sınamak için gönderdiği belâlara karşı olur. Çünkü sabırdan murat, mücerred anlamda nefsi, yapmakta veya yapmamakta istek duyduğu şeylerden menetmek değildir. Aksine o, Allah'tan gelen şeyleri açıkta ve gizlide güzellikle ve rıza ile karşılamaktır. Herhalde Allahü teâlâ, maksadı belirtmekle yetinerek kazanç sebebini anmış, zarar sebebini anmamıştır. Çünkü maksat, ebedî hayatta kurtuluş ve daimi saadet olan şeyi belirtmek, onun dışındakilerin hüsrana ve zarara götürdüğünü hissettirmektir. İmam Şafiî (radıyallahü anh)'den bu sûre ile ilgili olarak: ”O öyle bir sûre ki eğer insanlara başka bir sûre inmeseydi o yeterdi," dediği rivayet edilmiştir. "Asr sûresi, insanın saadetini beyan etme bakımından Kur'an ilimlerinin tamamına şamildir," diyenler bu anlamda söylemişlerdir. Asr Sûresinin tefsiri Allah'ın yardım ve tevfîki ile sona erdi. |
﴾ 3 ﴿