HUMEZE SURESİ

Mekke devrinde nazil olmuştur, 9 âyettir.

1

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı ayıplamayı âdet edinen...

Ayetteki ”hümeze" ve ”lümeze" kelimeleri, insanların onurlarını kırmakta, onları ayıplamakta yaygın olarak kullanılan kelimelerdir.

Kâmus'ia: ”el-hâmiz ve el-hümeze; jurnalci, kötüleycn, lümeze; insanları ayıplayan veya lümeze; seni yüzüne karşı kınayan, hümeze de; gıyabında ayıplayandır" denilmektedir.

Bu kelimelerin kullanılmış oldukları ”füaletün" kalıbı bir şeyin adet edinildiğine delâlet için kullanılır. Meselâ bir kimse çok gülmeyi âdet edindiği zaman ”duhaketün", çok lânetlemeyi âdet edindiğinde de ”lüanetün" denilir.

Edebu'l-Kâtip isimli eserde, bu sûrenin Ahnes veya Velid b. Mugîre hakkında indiği söylenmektedir. Çünkü onların her ikisi de Rasûlüllah'ın ardından onu çekiştirirlerdi. Ama doğrusu şu ki, hüküm umumîdir. Âyetteki ”herkes" ifadesi de buna işaret etmektedir. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Mü'min, akıllı ve uyanıktır. Münafık ise, insanları yüzlerine karşı kınayıcı, arkadan ayıplayıcı ve sert olup geceleyin odun toplayan gibi malını, nereden kazanıp nereye harcadığını bilmez."(1)

Bu iki huy, cehalet, öfke ve kibirden meydana gelmiş iki kötü huydur. Çünkü onlarda eziyet vardır, insanlara karşı üstünlük arzusu vardır. Bu huyları üzerinde bulunduran kişi, insanlara üstün gelmeyi ister, kendisinde üstün olabilecek bir fazilet bulamaz ve onlara karşı üstünlüğünü göstermek için onlara birtakım ayıplar ve düşüklükler nispet eder. Yaptığı şeyin düşüklüğün ta kendisi olduğunu, birisinde düşüklüğün olmayışının fazilet sayılmadığını bilmez. O, nefsi ve şeytanı tarafından kandırılmıştır. Nutkî (konuşma) ve gadabî (öfke) kuvvet rezillikleriyle nitelenmiştir.

Malı yığıp onu tekrar tekrar sayan herkesin vay haline! O, mal çokluğunun kişinin izzet ve şerefine sebep olduğunu sanır. Bu yüzden başkalarını küçümser. Topladığı maldan Allah'ın hakkını vermeden onu tekrar tekrar sayar. Bunun kendisine birtakım belâlar getireceğini ve onları defetmeyeceğini bilmez.

1 ﴿